"Hera mı?"

63 19 18
                                    

•Merhaba sevgili okurlarım.
-Hepinizi sevdiğimi belirtmek isterim.

Bu kitabın içerisinde bulunan şiir ve sözler şahsıma aittir..️️️️️️️️️️.️️️️️️🔶️

-Başladığınız saat:

•İyi Okumalar Sevgili Okurlarım.

Yıldızı Unutmayalım Lütfen🌠

Bölüm Elli dört.
"Hera mı?"🔷️

Durduğum yerde hiç kavga etmezdim ki ben.
Bir ipin ucunun dokunması gerekiyordu inceden sinirlerime.
Kavganı başlatan karşı taraf olurdu bilinçsizce
İlk yumruğu atarken kazandığını sanan bir grup aptaldan ibaretti bu hayat.

#nurdanküçükfısıltılar

Savaş başlamıştı demek!
Peki içimde çoktan başlattığım savaştan haberdar mıydı bu insanlar?

Lücifer bir anda bağırarak

"Lilith akademi'ye dönmemiz gerekiyor!"

Sonra kafasını bana çevirerek

"Dina artık grupunu toplaman gerek!
Kalan sekiz kişiyi bulmalıyız.
Her birinin gücü bize lazım olacak."

Lücifer'e olan sinirimi göz ardı ederek

"Hangi gruptan bahsediyorsun Şeytan?
Senin de dahil olduğun grup mu?"

Lücifer başını sallayarak

"Dina kavganın zamanı değil şimdi!
Bizim kazanmamız gereken bir oyun var önümüzde.
Evrenin en güçlü ve kadim büyücüleri de katılacak bu yarışa.
Kazanmak için,savaşmamız gerek!"

Kazanmak kimin umrundaydı ki?
Ben sadece normal geçen bir gün istiyordum.

Hep aksiyon,hep kavga,hep Lilith!
Bıkmıştım artık bu durumdan!

Lücifer'in bir kez daha ağzını açmasına izin vermeyerek

"Ne savaşınız,ne lanet olası oyununuz,ne de kazanmanız umrumda benim!"

Parmağım ile ikisini göstererek

"Siz ikiniz benim önüme bir daha çıkmayın!
Lücifer ve Lilith!
Şeytan ikilisi sizin o iğrenç yüzünüzü bir daha görmek istemiyorum."

Sinirden elim ayağım titremeye başlamıştı.

Zemheri yanıma gelerek elimden tutup gözlerime bakmaya başladı.

"Dina bana bak!
Sen zayıf biri deyilsin!
Sen bu grupun yani bizim tek liderimizsin.

Biz senin ne kadar çok güçlü olduğunun farkındayız Evrenin varisi.
Sen de kendinin farkına var artık!"

Kendimi tutamayarak kollarımı boynuna sarmaya başladım.
Sarıldığımda ilk önce şaşırdığı için karşılık veremedi ama daha sonra o da kollarını bana sarmaya başlamıştı.

Ah aptal düşünceler!
Ne güzel de süslüyordu beynimi böyle!

Sarılmak çok iyi gelmişti.
Birinin yanımda durarak bana destek vermesi çok hoşuma gitmişti.

Sarılmak mı hafifletirdi insanı?
Yoksa sarıldığın insan mı ısıtırdı donan ruhunu?

Hep en büyük ihaneti insan ederdi kendine.

Sarılması iyileştirici bir etkiye sahipti.

Hatta bu durum sonsuza kadar sürebilecek kadar büyük bir huzura misafirlik ediyordu.

Ta ki bu durumu birileri bozana kadar.

"Sarılmanızı bölüyorum ama gitmeliyiz Evrika!
Daha sonra kaldığınız yerden devam edersiniz.
Kaçmıyoruz ya!"

Ah lanet olası pislik!
Kaçırtacaktım ben şimdi seni!

Zemheri kollarını gevşeterek

"Hadi gidelim artık Dina.
Bizim sana ihtiyacımız var."

Benden uzaklaşıp yürümeye başladı.Bir anda arkasını dönerek yüzünü bana doğru çevirdi

"Ha bu arada Dina bu adam sana niye durmadan Evrika diyor?"

Evet bir de o mesele vardı değil mi?

"Gerçekten ben de bilmiyorum niye öyle seslendiğini.
Zaten ben onun hiç bir dediğini takmıyorum.
Sen de takma."

Zemheri başını sallayarak

"Sen öyle diyorsan bu seferlik öyle olsun Dina." dedi ve önüne dönerek yoluna devam etti.

O yolunda ilerlerken ben hala az önceki sarılmanın etkisinde kalmıştım.

İlk defa karşı cinsten biri bana bu duyguları hissettiriyordu.

Deniz'e sarılırken bile böyle olmamıştım ben.

Zemheri'nin arkasından uzun uzun bakmaya devam ederken arkamda biri yanıma doğru yavaş yavaş yürüyerek

"Bak sen!
Lilith'in küçük kızı galiba bir Rüstin'e aşık olmuş!"

Eblove!

"Git başımdan Hera!"

Hera mı?
Ben şimdi niye bu yaratığa Hera diye seslendim?
Ah Dina!
Böyle giderse yavaş yavaş aklını kaybedeceksin galiba.

"Arkadaşını mı özledin Lilith'in kızı?"

Özlemiştim.
Hera'nı gerçekten özlemiştim.
En azından meraklı bir kızdı ama bunun gibi durmadan laf sokmuyordu bana.

"Sana cevap vermeceyeğim Eblove!
Seni grupa almam her dediğini yapacağım anlamına gelmiyor."

Eblove'ni orada bırakarak sol tarafta duran Zemheri,Noyan ve Uzay'ın yanına doğru yürümeye başladım.

Eblove arkamdan bağırarak beni durdurmaya yetecek o gerçeği söyledi.

"Lilith'in kızı!

Bu nasıl hitap şekliydi böyle?

Arkamı çevirerek ona doğru döndüm

"Ne var Eblove?"

Parmağı ile sağ tarafı göstererek

"ARKADAŞIN ÖLMEDİ,YAŞIYOR!"

Hera?

Varlık mıydı ruhumuzu zehirleyen?
Yoksa ruh mu varlığa hediye veren?

Bölüm sonu...

Bu bölüm hakkında düşüncelerinizi lütfen burada belirtin🦄 'tek boynuzlu atlar gerçektir bu arada'...

Melodi ÇığlıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin