Yukarıda ki şarkıyı Yiğit'e armağan ediyorum🥳.
🏖
'Oğuz denize gelmiyor musun?
'Hayır abi, ben biraz güneşlenmek istiyorum.'
'Tamam, denizdeyiz biz.'
Arkamı Oğuz'a döndüm ve denizde olan İnci ve arkadaşlarının yanına gittim. 2 saat önce otelin önünde buluşup ayak üstü kısaca tanışmış ardından bu koya yola çıkmıştık. Geleli bir saat kadar oluyordu. Geldiğimiz bir saatte önce güneş kremlenmiştik. Krem tam emilim sağlasın diye biraz oturalım derken herkes nerede, hangi bölüm okuduğunu ve yaşını gibi temel bilgilerle kendini tanıtmıştı.
Ceren ve Rüveyda cana yakın, sıcak insanlardı. Sadece Ceren direkt adapte olan, direkt aralarına almayı tasvip eden birisi değildi. Bunu da normal bir özellik olarak gördüğüm için iyi anlaşabileceğimize inanıyordum.
'Siz yine niye savaş veriyorsunuz?'
Yüzerek yanlarına gittiğimde kıyıdan da gördüğüm kadarıyla birbirlerine gülerek su atıyorlar ve bir konu hakkında atışıyorlardı. 'Konuyu hatırlayanınız var mı?'
Dişiyle alt dudağını dişleyerek gözlerini kısıp soruyu soran İnci idi. Gözlerim dişlediği dudaklarında takılı kalsa da bakışlarımı zorlanarak dudaklarından çektim ve beni içine alan gözlerini göz hapsime aldım.
Ceren ve Rüveyda, İnci'nin sorusuna kahkaha atıp elleriyle yüzlerini kapatarak hayır dediler. Üçünün bu çocuk hallerine gülümsedim. 'İnci, yüzelim mi biraz?'
Kızlar imalı tebessümlerle bize bakıp yanımızdan ses çıkartmadan sessizce uzaklaştılar. İnci denizde adım atarak yanıma geldi. Kollarını boynuma doladı. 'Sen sanki buluşursak bir de bileklik vereceğine dair sözün vardı. Nerede hediyem?'
Gözlerimi kapatıp yüzümü boynuna gömercesine sessizce kıkırdadım. 'Aklımı başımdan aldığın için unutmuşum, numaranı almayı unuttuğum gibi. Odaya gidince cebimde buldum. Otele dönünce veririm.'
Kafasıyla beni onayladı ve kafasıyla arkasını işaret etti. 'Dubalara kadar yarışalım mı?' sesinde muziplik vardı. 'İlk giden ne alsın istiyorsun?'
Onun aklından geçe şeyi fark ettiğimi anlayınca sinsice kıkırdadı. 'Yakışıklı olduğun kadar akıllısın sanırım.' yanıma geldi. 'Dubaya ilk giden diğerini öpecek tamam mı?'
Gözlerim sonuna kadar açıldı fakat gülmeden edemedim. Bu nasıl bir ideaydı böyle? Kim kazanırsa kazansın iki tarafında kazanacağı türden kesin mutluluğa götüren bir ideaydı. 'Tamam öyle olsun.'
Üçe kadar saydı ve ikimiz de kulaç atmaya başladık. Beni geçemeyeceğini elbette o da biliyordu. Yüzücü olduğumu sabaha karşı konuştuğumuz sohbette biliyordu. İdeada o yüzden kazanan diğerini öpeceği yönündeydi. Bana direkt beni öp diyememişti.
Dubalara ondan önce vardım. Benim nefesim düzelene kadar o da dubalara geldi ve kafasını denizden çıkarıp direkt karşımda durdu. Batmamak için suyun altında sadece bacaklarımız hareket ediyordu.
Bel kıvrımından tek kolumla tuttum ve göğüslerimiz birbirine değene kadar onu kendime çektim. Dalgalar sanki onu benden alıp götürecek diye sımsıkı tutuyor, göğsüme yaslıyordum. 'Seni öpebilecek miyim şimdi?'
Güldü, kafasını salladı. İkimizin de gözlerinin tek odak noktası dudaklarımızdı. Onun ne ince ne de kalın olan pembe dudaklarına bakarken o da benim dudaklarıma bakıyordu. Usulca diğer elimi yanağıyla boynu arasında bir yere elimi koydum ve başımı sağa eğerek yüzümü ona yaklaştırıp dudaklarımı dudaklarına değdirdim.
Dudakları deniz de bile sıcacıktı. Dudaklarımı ısıtıp kendinden uzaklaştıracak kadar sıcak değildi fakat dudaklarımı donduracak kadar soğukta. Dudaklarım ihtiyacımmış gibi usulca dudaklarını öpüyordu. Gözleri kapalı mı diye merak edip hafifçe gözlerimi aralayıp baktığımda onun da gözleri kapalı öpüştüğünü gördüm.
Nefes almak için dudaklarımızın arasında arada bir boşluk bıraksak da sanki nefes almamız öpüşmemize bağlıymışçasına kafamızı diğer tarafa eğip dudaklarımız birbirleriyle bir süreliğine daha buluşuyordu.
Kasıklarımda hissettiğim sıcaklamayı bir sinyal olarak kabul edip artık bu öpüşmeyi bırakmamız gerektiğini anladım. Yüzünde ki elimi çekip belinin kıvrımında ki diğer elimin yanına götürdüm. Belini iki taraftan da sarıp sarmaladım.
Gözleri, dudaklarımız ayrılınca açılmıştı ve ateş almış şekilde fakat narin bir şekilde bana bakıyordu. Yüzümü ona yaklaştırdım ve düzene girmemiş nefesim eşliğinde onunla konuştum. 'Kazandığım en iyi ideaydı. Ödülünü çok beğendim.'
Yüzünü boynuma eğdi ve dudakları neredeyse hissedemeyeceğim kadar hafif bir öpücüğü köprücük kemiğime kondurdu. Tekrar yüzünü kaldırıp bakışlarımızı buluşturduğunda 'Kazandığı idea için sevgilisinden Yiğit Bey'e bir öpücük.'
Sanırım az önce bir sevgilim olmuştu. Sevgilim İnci idi.
Ona gülümsedim ve ıslak saçlarına gülümseme asılı olan dudaklarımı sıkıca bastırdım. 'Sanırım çıkma teklifi aldım.'
Kahkahası dalgalara karışıp kulağıma ulaştı. Kalbimi bir kere atması gerekirken iki kere attırdı. İki atıştan birisi onun kahkahası içindi.
'Bir adımda benden olsun dedim, iyi demiş miyim?'
Konuşurken kafasını sağ omzuna eğmiş ve öpmem için bence bana yeni bir davet oluşturmuştu. Yüzümü ona yaklaştırdım dudaklarımı dudaklarına, burnumu burnuna sürterken fısıltılı bir sesle 'Çok iyi yapmışsın sevgilim.' dedim ve dudaklarımızı birbirine sürtmeyi bırakıp onu nazikçe fakat oldukça istekli öpmeye koyuldum.
Lamba cini ile başlayan hikayemiz Yiğit ve İnci olarak devam ediyordu.
🏖
Bim bam bom
Çok şükür dostlar
Artık benim de bir sevgilim var 🎶.
SALI 17.00'DA YENİ BÖLÜM DE GÖRÜŞÜRÜZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ KABUKLARI
Teen Fictionlambacini: Merhaba İnci! lambacini: Bugün bir dilek diledin! geriye iki tane kaldı. lambacini: Diğer ikisini de söylersen dileklerini yerine getirmek için uygulamaya başlayacağım. ××× Bu yaz bitimine yaraşır cıvıl cıvıl bir yaz çifti okumak, eğlenm...