0.8

45 8 7
                                    

Biz geldik, hem de reel olacak olarak 👀❤.

Yıldız ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın lütfen🤍

🏖

Saat şuan akşam onu otuz beş geçiyordu. İnci'ye benim kim olduğumu itiraf ettiğim ve onu dün buluşmamız gereken ama benim gidemeyerek buluşamadığımız kumsalda bekliyordum. Saatler önce mesajımı görmüştü. Görüldüye her bakış attığım da yüzüme inen somut bir tokat edasıyla sanki yüzümde şaklıyordu. İnci bu süreçte ne Yiğit olmama ne kumsal da bekleyecek olmama ne de odasına bıraktığım deniz kabuklu takılar hakkında hiçbir şey dememişti. Ama dün benim onu bekletmem gibi şuan da ben onu bekliyordum. Umarım bu gecenin sonu da aynı olmazdı.

Umarım

Dakikalar dakikaları devirdi, yelkovan akrebi kovalamaktan bir an bile vazgeçmedi fakat saat on bir olduğunda bile olduğum kumsal alanına beklediğim kahverengi gözler, kumral saçlar asla gelmedi. 

Beklemekten bir an olsun vazgeçmedim, 'birazdan gelir, birazdan gelir' diye fısıldayarak kumsalda bazen oturdum bazen kumsal da yürüdüm. Hepsinin tek ortak noktası İnci'nin gelmesini beklemekti. 

Şuan yürüdüğüm bir andı. Ellerim krem şortumun ceplerindeyken kafam ayaklarımın ezdiği kumları takip ederek sağ tarafa doğru yürüyordum. Olduğum yerden üç adım daha attığım da kumsalı bitirdiğimi fark ettim. Ciğerlerimi havayla doldurup arkamı döndüm ve ciğerlerimde ki kafayı dışarıya verdim. 

Arkama dönüp kumsalın ilerisine doğru aynı şekilde yürümeye başladım. Kulağıma dolanlar sadece dalga sesi ve gençlerin kumsal da oturup fısıltılı sohbetleri ve şen kahkahalarıydı. Kulağıma dolmasını, gözlerimin görmesini istediklerim ise bunlar değildi. tek bir şey istiyordum. İnci bana ikinci bir şansı versin. 

İnci'den ilk şansı da katakulli ile elde etmiş sayılabilirdim ama biraz espri biraz eğlence katmak istediğimden olmuştu öyle. Şimdi ise yaptığım dolaba devam ederken aniden pat diye kendi asıl kimliğimi söyleyip şans istemiştim. Ben istemiştim ama o verecek miydi bilinmezdi. 

Kumsala diktiğim gözlerimi adımlarımı durdurup cebimde ki telefonla beraber elimi de çıkarıp saate bakacaktım ki ayın altında tüm güzelliğiyle parıldayan, ayın aydınlatmasıyla da göz kamaştıran ışıltısıyla o duruyordu. 

Telefonumu geri cebime koydum. Durduğum noktada bir süre aramızda ki mesafeyle onu inceledim. Kumral, düz saçlarını ensesinden dağınık bir topuz yapmıştı. Üstünde vazgeçemediği beyaz renkte belinde biten bir tshirt ve altında ise tüm giyiminin zıttın da siyah, kısa bir kot şort vardı. Yüzümde derin bir gülümsemeye de yer veren artılar ise odasına bıraktığım takıları takmış olmasıydı. Deniz kabuklu kolye boynunda yer edinmişti. Yüzüklerse parmağına. Yüzümdeki gülümseme bakışlarımda ki mahcubiyetle ilk söylediğim bu olmuştu, çok yakışmışlar.

'Çok yakışmışlar.' 

Kafasını önüne eğip sağ ayağını sağa sola hafifçe sürterken teşekkür etti 'Teşekkür ederim. Takılar çok güzel olmuş.' 

Durduğum yerden onu incelemeyi bıraktım ve aramızda üç adımlık mesafe kalana kadar yanına adımladım. 'Rica ederim. Beğenip takmana çok sevindim.' dedim bakışlarımı gözlerinde sabitlerken. 

Bir mühlet daha ayakta kalıp bazen etrafa bazen sessizce birbirimizin yüzüne baktığımız sürenin sonunda kumsalın denize yakın kısmını parmağımla işaret ettim. 'Oturalım mı?' dedim, gösterdiğim yere baktı ve dudaklarında mini bir tebessüm eşliğinde başıyla onayladı ve önce aramızda ki boşluğu kapattı ardından yanımdan usulca geçti. O anda esen tatlı rüzgarla beraber saçlarından gelen kokusu burnuma doldu. 

DENİZ KABUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin