1.4

33 4 0
                                    

tekrar yazmaya dönebildim şükür. Planladığım yazma programımı aksatmazsam hafta da en az üç bölüm gelecek ve böylece bir buçuk ay gibi bir sürede final vermiş olacağız🥺 

🏖

'Hazır mısın?'

Kafasında boynundan iple geçirdiği ve yüzünü güneşten koruyan şapkasının altından bana kısık gözlerle gülümseyerek bakan İnci'yi inceliyordum. Sörf yapmak için uygun kıyafetleri yoktu. Biz de kahvaltıdan sonra alışverişe gidip hızlıca alıp sahile geri dönmüştük. 

Benim dalış yaparken giydiğim kıyafetten ona da almıştık. İnci içine beyaz bikinilerinden birini giymeyi de uygun görmüştü. Elindeki sörf tahtasını tutmuş bana bakarken çok tatlı duruyordu. Kendimi tutamayarak eğildim ve yanağından öptüm. 

'Seni yiyesim geldi, çok tatlısın.'

Yüzünü sörf tahtasına yasladı ve dudaklarından sesli kıkırtılar yükseldi. 'Yiğit senin beni yemekle ilgili derdin ne?' dedi, elimi saçlarına götürürken konuştum. 'Derdim yok. Sadece aklımı başımdan alıyorsun o kadar.'

Tahtadan yüzünü kaldırdı, elim saçlarının arasında kaldı. 'Arka Sokaklar da karısını kesip lahmacun yapan amca gibi değilsin değil mi?'

Saçlarında hareket eden elim dediğiyle duraksadı. Ardından kumsalı bile inletecek bir kahkaha attım. 'Hayır tabi ki sevgilim. Korkma.' kafasının arkasındaki saçlarında ki elimle göğsüme çektim. Tahtasını da diğer elimle düşmemesi için destekledim. 

'Seni yemekten o anlamda bahsetmiyorum, biliyorsun.'

Kafasıyla göğsümü ittirdi. 'Pis'

Kafasının üstünden saçlarını öptüm ardından baldırına fiske atıp denize gitmemiz için uyardım. 'Hadi artık sörf tahtasıyla tanışman gereken konular var.'

'Sörf tahtası benimle tanışmak istiyor mu acaba?'

Sesinde tedirginlik vardı, duyabiliyordum. Göğsümden kafasını kaldırıp yüzünü avuçlarımın içine hapsettim. 'Sörf tahtam sevgilimle tanışmak için çok heyecanlı, biliyorum ben.'

'Sen sörf yapmayacak mısın? Tek tahtamız var.'

Sörf tahtamı hafifçe sarstım. 'Bugün senin sörf hocan olma kararı aldım. Üstünde durmanı sağlayacağız.' 

'Ya o zaman hocam.'

'Hm?'

Göğsümde hareket eden işaret parmağı kaşlarımı havalandırdı, dudaklarımı kuruttu. 'Hocam, ilk dersten çok yormazsınız değil mi?'

Hilebaz. 

'Yok İnciciğim, yormam. Eğlenceli bir ders olacak.'

Oynadığımız kısa oyuna ikimiz de güldük ve sörf tahtasını koltuk sıkıştırıp alttan da elimle destekleyerek denize doğru ilerlemeye başladım. Benimle denize adımlayan İnci ise 'Bugün dalga yok, iyi bu değil mi?'

Sörf hakkında ram bilgisinin olmaması ama benimle sörf yapmayı kabul etmesi beni mutlu ediyordu. Çünkü biliyordum ki sırf ben seviyorum diye ve birlikte zaman geçirebilelim diye kabul etmişti. 

'Normal de tabii ki hayır sevgilim. Sörf dalga olduğu zaman yapılır ama sana tahta üstünde durmayı göstereceğim için harika bir an.'

İnci anladığını belli edercesine mırıltılar çıkardı. Başka bir şey demeden vücudumuzun suya alışması için kademe kademe denize giriyorduk. Belimize kadar suya gelince tamamen girip hızlı alışmamız gerektiğini söyledim. 'Tekte başımıza kadar girip çıkalım da çabuk alışalım.' 

DENİZ KABUKLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin