okuyan sizi ısırrmak istiyorum, hep sevgiden bilesiniz
⛱️
'Aç ağzını'
Dudaklarımı aralayıp uzattığı reçelli ekmeği dudaklarımla tutarak ağzıma soktum. 'Hayatım emin misin Rüveyda'nın hislerinden peki?'
Ağzımda ki lokmayı yutarken kafamı salladım. Çayımdan bir yudum aldıktan sonra ise sesli fikrimi belirttim. 'Evet, dün açıkça konuştuk. Dediğim gibi bir şey hissediyor ama Oğuzdan yana bir beklentisi yok. Olamazmış da öyle söyledi. Geçen konuşmamız da söylemiştim ya Oğuz'un hayatını gördü ve üzülmek istemiyor.'
Yiğit kardeşini savunamayacağı bir nokta da olduğu için çayından bir yudum alarak beni onayladı. O sırada arkamdan gelen sesi hiç beklemiyor olmalyız ki ikimiz de donup kaldık. Hatta benim tükürüğüm boğazıma kaçtı.
Ard arda öksürürken Yiğit çatık kaşlarla Oğuz'a bakıp yerinden kalkıp yanıma geldi. Sırtıma hafifçe iki kere vurup iyi olup olmadığımı sordu. 'İyi misin? Ne korkutuyorsun Oğuz öyle aniden?'
Sesinde öfke vardı ama o da biliyordu ki gereksiz bir öfkeydi.
Elinden tuttum ve oturmasını söyledim. 'Oğuz sende gel otur.'
Oğuz omuzlarını silkip yanımızda ki boş sandalyeye oturdu. Boğazını temizledi ardından bizim konuşmamıza çok fırsat vermeden diyeceğini diyerek masayı terk etti.
'Siz ikiniz bu konusmayı yapmanız bile garip olmasını es geçerek Rüveyda'ya karşı bir cins olarak bir şey hissetmediðğmi söylemek istiyorum. Hissetsem emin ol abi o korkularının hiçbiri yaşanmaz. Fakat arkadaş olmaktan öte bir his beslemiyorum Rüveyda'ya.'
Derin bir nefes aldı, ellerini dizine vurdu ve ayaklandı. 'Bu konu bir daha açılmasın. Beni de hep beraber yapacağınız planlara dahil etmeyin lütfen. Ben arkadaşlarımla vakit geçirsem daha iyi olacak gibi.'
Dudaklarımı aralayıp ona engel olacakken Yiğit'in masada ki elimi tutarak beni engellemesiyle bu isteğim gerçekleşemedi. Oğuz yemek alanını terk ettiğinde Yiğit bana döndü. 'Belki böylesi daha iyidir, Rüveyda içinde.'
Kafamı ağır ağır salladım ve önümde ki yemeğe döndüm. 'Hadi hadi yemeğini ye. Birazdan gelir diğerleri.'
Tam o böyle söylemişti ki yemek alanında gür ve şen kahkahalarıyla girenlerin kim olduğunu görmeme gerek kalmadan bizimkilerin geldiğini anladım. 'Geldiler bile aşkım.'
Yiğit kafasını iki yana sallayarak nefesini yanaklarına toplayıp geri verdi. 'Tatile onlarla geldik, ekemeyiz.' dedim, Yiğit anladığını belirterek gülümsedi. 'Biliyorum İnci'm. Onlarsız olmaz.'
Kolumu kaldırarak Ceren'lerin bizi görmesini sağladım. Gözleri bize değen üçlü adımlarını önce yemek almaya doğrulttu ardından da tepsileriyle yanımızza. 'Günaydın herkese.'
Hepimiz birbirimize günaydın diyerek yemek yemeye koyulduk. Bir yandan da günün geri kalanında ne yapmalıyız diye düşünüyor, ortaya fikirler sunuyorduk. Denize girmek kesindi ama ötesinde berisinde ne yapacaktık o henüz belli olamamıştı.
'Tamam şöyle yapalım deniz zaten kesin, onu bir kenara koyalım. Geçen gün kum voleybolu oynamıştık bugün de deniz voleybolu oynayıp boylarınızı bir göreyim ne dersiniz?'
Hepsi birbirine baktı ve geçen sefer yenilen taraflar gözlerini kısarak karşı takımdakilere baktı. ''Ben varım. Güzel plan. Ardından da içkilerimizi alıp sahilde şarkı söyleyen gruplardan birinin yanına çökeriz olmaz mı?'
Rüveyda'nın onaylayarak sunduğu fikri herkes beğendi ve yemeklerine geri döndü. Yemekler bitmek üzereyken beklemediğimiz o soru geldi. 'Oğuz nerede?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ KABUKLARI
Teen Fictionlambacini: Merhaba İnci! lambacini: Bugün bir dilek diledin! geriye iki tane kaldı. lambacini: Diğer ikisini de söylersen dileklerini yerine getirmek için uygulamaya başlayacağım. ××× Bu yaz bitimine yaraşır cıvıl cıvıl bir yaz çifti okumak, eğlenm...