Gece yatarken perdeyi aklıma çekmek gelmemişti şimdiyse güneşin gözüme vuran ışıkları kendini gayet iyi hatırlatıyordu. Güneşin maruz bıraktığı rahatsızlıkla gözlerimi araladığımda sırtını bana dönmüş ama bir eliyle hala elimi tutan İnci'yi gördüm.
Saçları yastığa dağılmış, yatarken üzerimize serdiğim çarşafın varlığı üzerinde bile yok. Elbisesi derin yırtmacından dolayı baldırına kadar toplanmıştı. Uyandığında rahatsız hisseder düşüncesiyle onu uyandırmadan elbisesini düzelttim.
Yastığa kafamı geri koyup yatmadan önce komidine koyduğum telefonu elime aldım. Saate baktığımda ise güneşin rahatsız etmesine hak verdim. Çünkü saat on ikiyi yirmi geçiyordu.
Gelen birkaç sosyal medya bildirimini es geçerek whatsapp bildirimlerime girdim. Oğuzdan sekiz tane mesaj vardı.
Oğuz: Günaydın
Oğuz: Hala uyanamamışsın belli.
Oğuz: Cüneyt ve ben kahvaltıya iniyoruz. Haberin olsun.
Oğuz: Hala mı uyanmadınız? ÇÜŞ artık
Oğuz: Cüneyt ile otelin havuz bölümündeyiz haberin olsun.
Oğuz: Sevgilini bulunca da bu kadar uyumazsın ama yani
Oğuz: Kalk be adam
Oğuz: Artık pes ediyorum. Ne halin varsa gör (11.38)
Kırk dakika önce pes etmişti belli ki. İsyankarlığına gülüp mesajlarına cevap verip sosyal medyadan çıktım.
Yiğit: Günaydın
Yiğit: İnci gün içinde bu kadar mesaj atmaz
Yiğit: Sevgilimden betersin
Yiğit: İnci daha uyanmadı
Yiğit: Uyanınca da yalnız takılırız, planım var.
Yiğit: Akşam görüşürüz
Yarım saat kadar daha yatakta oyalansam da İnciden ses çıkmayınca aklımda ki planın gerçekleşebilmesi için harekete geçmem gerektiğine karar vererek yataktan çıktım. Dün çıkardığım tişörtü üstüme ayakkabılarımı da ayağıma giyinip ceketimi de alarak odadan ayrıldım.
Asansörle odamın olduğu kata çıktım. Odaya girip duşa girmeden önce dün mağazaya giderken görüp de numarasını aldığım sandal kiralayan abinin numarasını tuşlayıp aramayı cevaplamasını bekledim.
Telefonu omzumla kulağım arasına sıkıştırarak bir sırt çantası ayarlamaya başladım. Çantaya yedek şort, tişört, havlu ve su koydum. Akşam bir ihtimal serin olur diye tişört ve pantolon koymayı da ihmal etmedim. Cüzdanımı da içine atıp sandalyenin üzerine bıraktım. Bu sırada telefonun diğer ucundan ses geldi.
'Alo, ben Orhan buyurun.'
'Merhaba Orhan usta. Ben dün numaranızı almıştım. Yiğit ben.'
'Merhaba Yiğit. Sandal kiralayacaktın sanırım.'
'Evet abi, bir saat sonra gelip teslim alsam gece teslim etsem olur mu?'
'Olur tabi. Bekliyorum ben seni.'
'Görüşürüz.'
'Görüşürüz.'
Hızlıca gerçekleştirdiğim telefon konuşması ardından telefonumu da çantamın içine atıp üstümdekileri çıkarıp dışa girdim. Hızlı bir duşun ardından altıma açık mavi bir şort ve beyaz bir tişört giyinerek hazırladığım çantayla odadan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ KABUKLARI
Roman pour Adolescentslambacini: Merhaba İnci! lambacini: Bugün bir dilek diledin! geriye iki tane kaldı. lambacini: Diğer ikisini de söylersen dileklerini yerine getirmek için uygulamaya başlayacağım. ××× Bu yaz bitimine yaraşır cıvıl cıvıl bir yaz çifti okumak, eğlenm...