KIZIL MAVİ (AŞKIN PEŞİNDE SERİSİ II)

30- "Geçmişin Çirkin Yüzü"

Ballarım bol yorum beklerim!

Kızıl Mavi 30. Bölüm: Geçmişin Çirkin Yüzü

Herkesin gitmesi sabahın ilk ışıklarını bulmuştu etrafı toplamak hiç içimden gelmedi.

Zira içimden gelen başka şeyler vardı içimde uyanan benim de yeni tanıdığım arzu ile kavrulan bir kadın peyda  olmuştu. Ares'in, nerede olduğuna dair fikri yoktu. Sessizce kendi odama girdiğimde torbalara baksam da aklımdan geçen bambaşkaydı.

Uzun zamandır çekmecemde duran kutuyu elime aldım. Kan kırmızı iç çamaşırı takımına bakarken dudaklarımı ısırdım. Hızlıca üzerimi çıkardığımda vücuduma baştan sonra kremlerimi sürdüm. Sütyen kısmı tamamen tülden oluşan bez parçası iri göğüslerimi daha da iri göstermişti. Külot kısmı nerede ise yoktu. Üzerime raftan bir sabahlık aldığımda odamdan çıktım.

Dalgalı saçlarımı karıştırırken gözlerim Ares'i aradı. Karşısına böyle çıkıp resmen onunla sevişmek isteyecektim!

Uzun koridoru yürürken salonda gördüğüm loş ışıkla oraya doğru ilerledim. Beklemediğim bir an ile burun burunaydım. Ares, bilgisayarını açmış ve dikkatle bir şeyler okuyordu. Yemek masasının yanından geçerken koltukların olduğu kısıma kadar geldim. "Uyumadın mı?" Demesiyle şaşırdım. Çünkü ses çıkarmadan gelmiştim. Tırnaklarım koltuğun kenarlarında dolanırken "Uyumak istemedim sonra sen olmadan da yatağa girmek istemedim." Kaşlarının çatıldığını gördüm bunu beklemediği çok belliydi. Ah İnci...

Başını kaldırıp bana bakınca mavi gözlerinde uyanan ışıkları gördüm. Ekranı indirirken kolunu koltuğun sırt kısmına uzattı. "Canın uyumak istemiyor gibi." Gözünü kırpmıştı hafif tebessümüyle beliren gamzelerine dalıp giderken kendimi iç çekerek buldum.

Kesinlikle beklediğim bu değildi!

Zira oyunu ben başlatmak istemiştim lakin Ares yine kaptan olmuştu. "İstemiyorum." Dedikten sonra üzerine doğru adımlarımı attım. Çıplak ayaklarım zemine basarken yüzüne bakamadan ayağımdaki kırmızı ojelere bakıyordum geri dönemezdim! Başımı kaldırdığımda beni gözleri ile yiyen adama baktım.

Bacaklarımı iki yanına açıp kucağına oturduğumda henüz bana temas etmemişti. Gözleri gözlerimdeyken kolları koltuğun iki yanına açılmıştı. Aslan gibi avını izliyordu. Yüzünde kanımı kaynatan bakışları hakimdi. Mavilerini benden çekmiyor benim aksime cesurca bana bakıyordu. "Seni, istiyorum." Yüzüne yaklaşırken burunlarımız birbirine değiyordu. Ellerim göğsündeyken duydukları hoşuna gitmişti. Zira memnuniyetini elleri ensemdeki saç köklerime gidip "Tekrarla." Dediği anda duyduğum arzulu sesi ile anlamıştım. "Seni, istiyorum."

"Nazik olmayacağım." Omuz silktim. Dudaklarımız birbirine değiyordu ancak beni öpmüyordu. "Son seferinde de çok nazik sayılmazdın." Yüzünde bir gülüş belirdi ama tehlikeli bir gülüştü. "O hiçti güzel kız."

Ensemden beni kendine yaklaştırdığında inleyerek dudaklarına sarıldım. Arzu ile yanıp tutuşuyordum. Dudaklarımı öyle sert öpüyordu ki yetişmekte zorlanıyordum. Diğer eli kalçamı avuçlayıp tokatladığında istemsizce erkekliğine sürttüm. "Yaramaz bir kadın olmaya başladın."

"Çok kibarsın ben daha çok sana benzeyip arsızlaşmaya başladığımı düşünüyordum." Gülüşünü duydum ancak boynumdan emmesiyle gözlerim kapandı zihnim bulandı. Tek hareketiyle bazen tek sözü ile beni kendine amade ediyordu.

"Ateş parçasıydın." Boynumu tekrar öptü. "Şimdi ateşin etrafımızı sardı. Ben halimden memnunum. Karım, beni istediği için yanıma geliyor." Bu anı hayal bile edemezdim fakat söylediği gibi olmuştu.