KIZIL MAVİ (AŞKIN PEŞİNDE SERİSİ II)

8- Davetsiz Misafir

Herkese selamlar. Sanki biraz özleştik değil mi? Kısa bir nefes molası derken yolumuza devam edelim.. Kızıl Mavi'yi ne kadar özlediğinizi göstermek istiyorsanız;
- Satır aralarına bol yorum yapın❤️

Keyifli Okumalar
Q

Kızıl Mavi 8. Bölüm Davetsiz Misafir

Genç adam, aşina olduğu sesi duyunca gergin sinirleri fazlasıyla gerilmişti. Sıkıntılı bir nefes aldı. Hemen sırtından doğru boynuna dolanan kollarla vücudunda ki sinir daha da tetiklendi. Yersiz hareketlerden oldum olası nefret etmişti. Yanağına değen dudaklarla yerinden kalkmak üzereyken, İnci'nin hareketlendiğini görmüştü. İki kadınında gereksiz saydığı hareketlerde öncesinde İnci'yi uyardı. Fakat kız üstün körü bir cevap vererek odayı terk etmişti. Ares, zeki bir adamdı ve kızın ses tonundaki bariz değişim ile kaşlarını çatmıştı.

Sırnaşık hareketlerini sürdüren Pelin ile hiddetle yerinden kalktı. Pelin, birkaç adım gerilerken yüzünde ki gereksiz tebessüm gitmemişti. ''Ne yaptığını sanıyorsun?'' Sınırlarda dolaşan sesi, sinirini ortaya koyuyordu. Pelin ise umursamazsa omuz silkti. Yıllardır peşinden düşmediği adama doğru birkaç adım attı. Ellerini uzatacakken, Ares, ani bir manevra ile cama doğru yürüdü. ''Seni özledim.'' Demişti işve kaynayan sesiyle.

Ares, sabır aranır gibi yüzünü sıvazladı. ''Ne özlemesinden bahsediyorsun? Pelin, ben senin hayatında hiçim ve öyle kalmaya devam edeceğim.'' Cümlede üstüne basarak söylediği sözler kızı kırmamak içindi. Zira Pelin, kendi hayatında önemli bir yer arz etmiyordu. ''Sen, benim hayatımda hiç falan değilsin.'' Israrını sürdüren kadınla dişlerini sıktı. Baş ağrısı daha çok tetiklenir vaziyetteydi. ''Pelin, ikimizde neyin ne olduğunu biliyoruz. Hiçbir zaman sevgili olmadık ya da aramızda duygusal bir alışveriş olmadı.''

''Geçirdiğimiz geceler neydi?'' Dudaklarını büzerek adama yanaştı. Kadınlığını ve işvesini çok iyi kullanıyordu ama Ares bu tavırlara alışıktı ve artık etkilenmiyordu. ''Hazdı, zevkti o kadardı. Zorla bir şey yaşamadık ama orada kaldı. Yıllardır çocuk gibi ısrar ettiğin şey bana göre değil. Hiçbir zaman sana ya da başkasına bağlı olmadığımı çok iyi biliyorsun.'' Dişlerini sıkarak konuşuyordu. Kimseyi kırmak ya da alçaltmak değildi amacı. Sadece yıllardır süregelen bu durum artık can sıkmaya başlamıştı. ''Şirketime ve odama bu şekilde giremezsin. Bunu asla kabul etmem. Bu şirkette böyle saçma sapan hareketler olamaz. Benim asistanımı arayıp sıkamazsın ya da onu zor durumda bırakarak içeri giremezsin. Burası benim çiftliğim ve ben ne dersem o olur. Artık buraya gelmeyeceksin.''

Ardı arkası kesilmeden verdiği emirler ile kızı sindirmişti. Su götürmezdi ki en büyük kıstası şirketiydi. Buraya kurulan ortamı ya da otoritesini kimsenin bozmasına izin vermezdi. İnsanların içinde konuşulacak en ufak dedikodu malzemesi veremezdi. Hakkıyla çalıştığı işinde, başarısının önüne bu tarz tatsız olaylar geçemezdi. Pelin ise işine olan saygısını bilmesine rağmen sırf merakından gelmişti. Nitekim günlerdir adamın bütün arkadaşlarıyla konuşmuştu ve kimsenin ondan haberi yoktu. Bu sessizlikten ürktüğü için buraya kadar gelmişti. ''Özür dilerim sadece seni merak etmiştim.'' Kısılan sesiyle bakışlarını kaçırmıştı. ''Gördün iyiyim gidebilirsin.''

Ares, sırtını kadına dönerek açıkça çıkmasını belli etmişti. Pelin, yıllardır yakasındaydı ama ilk defa böyle fütursuz bir harekette bulunmuştu. Yumuşak karnı işi olan adam ise bunu ilk kez olsa dahi affetmeyecekti. Kapanan kapıyla, biraz yerinde bekledi sonra ise yanına Ebru'yu çağırdı. Kalçasını pencerenin kenarına yaslayarak kollarını birbirine bağladı. ''Ares Bey, gerçekten ona engel olamıyorum.'' Üzgünlükle konuşan kadınla başını iki yana salladı. ''Seninle alakalı bir durum yok zaten artık gelmeyecek.'' Ebru, yaşadığı sevinçle saklı tutmadan açıkça gülümsedi. ''İnci'yi, çağırır mısın?'' Ebru, kararsızlıkla yüzüne baktı. Genç kızın odadan hüzünlü bir ifadeyle çıkmıştı. Pelin'in, bir şuursuzluk yaptığını düşünmüştü. ''Ne oldu?'' Ares, Ebru'yu iyi tanıyordu. Kısa bir an susup, ifadesinin değiştiği vakitlerde kararsız olduğunu anlayabiliyordu.