KIZIL MAVİ (AŞKIN PEŞİNDE SERİSİ II)

4- Anlaşma

NOT: Selamlar.. Yeni bölümde buluşmuş bulunmaktayız. Canlarım sizden ricam var, lütfen yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayalım olur mu? Satır aralarında muhakkak buluşalım. İşler iyice kızışırken yorum yapmayı unutmayalım.

Keyifli Okumalar

Q.

Kızıl Mavi 4. Bölüm: Anlaşma

Genç kız yeni güne seher vaktinde gözlerini açmıştı. Yaklaşık iki gecedir huzursuz geçen uykuları vardı. Gözünü kapattığı vakit bir rüya görmüştü. Buharlanmış geceye ait sesler kulağında çınlıyordu. Oysaki her anını, olmazlara rağmen hatırlamak istiyordu. zihni dahi ona oyun oynuyor hakikatleri hatırlamasına mani oluyordu. Felek ona Ares'le olacağı bir gece bahşetmişti. İşin bu yanından bakınca hatırlamıyor olması haksızlıktan ibaretti.

İkinci perdeyi düşündüğü vakit ise her şey karmaşıklaşıyordu..

O sabah İnci, sekizde başlayan dersi için okula gelmişti. Biten dersinin ardından iki gündür ısrarla arayan Selin ile konuşmuştu. Her şeyin süt liman olduğu bir profil çizmişti. Artık dilinden dökülen yalanlar sayesinde insanlardan utanır hale gelmişti. Zira Selin'e de, malum gece hakkında çeşitli palavralar anlatmak zorunda kalmıştı. Halbuki Selin onun en yakınıydı. Sadece bu devreye özgü değil, hayatı boyunca edindiği en yakın arkadaşıydı.

Ares'i, içinde saklı tutmasının birçok sebebi vardı. Listenin en başında gelen ise birbirlerine hiçbir anlamda uygun olmadıklarını bilecek kadar zeki bir kız olmasıydı. Olmayacak bir sevdaya tutulmuştu. Lakin bunu bilmesine rağmen de vazgeçememişti. Kimse bilmez ise işi daha kolay olur sanmıştı. Zira bunu annesi dahi bilse karşılaşacağı şey mahmur bakışlarından öteye geçmeyecekti. Kızım, heves etmiş diyeceğinden emindi. Heves kelimesinin altında yatan anlamlar ise tüm gerçekliğiyle gözler önündeydi.

İnci, küçük bir aileye sahipti. Anne ve babasının sahip oldukları tek evladıydı. Onlar, emek vererek çalıştıkları işler sayesinde kızlarını büyütmüş mazbut ve sevimli bir ailelerdi. Babası, tatlı sert bir adamdı. Bazı konulara ne tepki vereceğini kestirmek zor olabiliyordu. Biricik kızının, bu denli başarılı olması da göğsünü kabartıyordu.

Annesi aşçı babası ise bahçıvandı. Birkaç sene evveline kadar aktif iş yaşamları sürerken, ansızın bir kararla kendilerini emekliye ayırmışlardı.

Kıvanç ailesi ise, başkalarının dediği gibi krallıktı. Onlara, kraliyet ailesi bile demek uygun olurdu. Babaları Faruk Kıvanç'ın kurduğu ve uzun yıllar boyu yönettiği şirket hayli başarılıydı. Dört yıl kadar önce prens sayılan Ares ise babasının koltuğunu devir almıştı. İnci'ye göre; Ares, bütün değişimini o zaman yaşamıştı. İlahi düzen onu başka yönlerde evirmişti. Ailenin gülen yüzü olan adam, o yıllardan sonra ciddiyetle tanışmıştı.

Aile içi bazı sırlarını biliyor olmasına rağmen, onlarla denk olmadığını iyi biliyordu. Ders çalışır gibi kendine bunu ezberletmişti. Böylesi bir şeyi ailesi de kabullenmezdi.

İnci, büyük malikanelerin bahçesinde büyümüş bir kızdı. Babası, çiçek dikerken yahut sularken daima etrafında olur oyunlar oynardı. Kendince hayaller kurarken küçük ama mutlu dünyası vardı.

Lakin büyüdüğünde küçük ama mutlu dünyası, olmayacak şekilde zedelenmişti. Haftalarca pencereden bile bakamayacak duruma gelmişti. Ailesi çok endişelenirken doktora bile götürmüşlerdi. Sorunu anlattığı vakit ise babası üzüntüsünden kızına her zaman olduğundan daha sıkı sarılmıştı. Fakat sevdiği çiçekleriyle ilgilenirken konuşmamaya başlamıştı. İçinde biriken bir öfke olduğunu o zaman anlamıştı.