Üniversite son sene. Allah'a şükür burs var. KYK'de kalıyorsun. Ailene falan çok yük olmamaya çalışıyorsun. Yarı zamanlı bir işin var. Kendine göre bi çevren, arkadaşların var. Sıradan bir ailen, orta halli bi durumunuz var. Allah'a şükür kimseye muhtaç değilsin. Ailenden uzakta bi şehirde üniversiteni bitirmeye çalışıyorsun. Kimseye bi zararın falan da yok. Kendi halinde yaşıyorsun aslında.
Sonra bir gün geliyorlar ve diyorlar ki, şu adamla evlen.
"Delirdiniz herhalde?!" diye çıkıştım aileme doğru. Normalde saygıda kusur etmem ama dedikleri şeye bakın. "Nereden çıktı bu?"
"Yahu elinde işi var çocuğun, evi var. Boy pos da yerinde. Ne bu fevri hareketler?"
Anneme bir süre öylece baktım. Ne anlatıyordu?
"Ya böyle bir şey mi bu?! Allah Allah!" dedim sinirle. "Ne dediniz çocuğu görünce? Ev var, iş var, boy pos yerinde. O zaman bizim kızla evlendirelim gitsin. Öyle mi?"
Koltuklarında rahat bir şekilde oturan aileme bakıp sinirle soludum. Annem cevapladı yine beni.
"Namazında niyazında merak etme."
"Tamam ya o zaman," dedim sakince. "Öyleyse tamam, nikah ne zaman?" diye devam ettim.
"Tam tarih belli değil ama en geç 1 aya." deyince şok oldum.
"Tövbe ya rabbim estağfirullah! Anne ben ironi yapıyorum sen gelmişsin bir ay sonra diyorsun." dedim yine yükselip. "Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz bi söylesenize. Ne bu acele?"
"Asıl ben anlamıyorum." dedi annem sinirlenip. "Ne diye reddediyorsun hemen?"
"Annecim!" dedim sakin olmaya çalışırken. "Okulum bitmemiş bir, bahsettiğiniz adamdan haberim bile yok iki, bir ay gibi kısa bi zamandan bahsediyorsun üç. Gelmiş benden hemen kabul etmemi bekleyemezsiniz. Önce bi sizin bu isteğinizin sebebini söyleyin bana. Ne oldu, bilmediğim bir şey mi var?"
Başka bir sebebi de vardı ama onların bunu bilmesine gerek yoktu.
Babam hala sakince ve sessizce otururken böyle bir konunun içinde olmasına aşırı şaşkındım. Normalde böyle bi durum olduğunda yani onların tabiriyle bir talibim çıktığında annem gelir baş başa bana söyler ben de ona göre hareket ederdim. Ama çok tuhaf bi şekilde babam da bizimleydi.
"Kızım tanışırsınız daha vaktiniz var. Sen hemen reddetme öyle. Merak etme çocuk çok yabancı değil, sizin okulda hoca."
"Hoca mı?" dedim şok olmuş gibi. Bizim okulda çok genç hoca yoktu. Belki bir iki tane, tek tük. Kimden bahsediyorlardı acaba? "Hangi hoca?"
"Şey daha, neciydi unuttum, Emir Ayaz işte."
Şok içinde anneme baktım.
"NE?"
**
Emir Ayaz'dan
"NE?" dedim şok içinde. Bu annem bir gün benim kalbime indirecekti. "Bir de öğrenci mi? Siz ne diyorsunuz?"
"Güya dedi bir şey. Aranızda 20 yaş varmış gibi ne bu tavırlar? İki yaş büyüksün sadece."
"Yahu anne!" dedim sinirle. "Mesele yaş mı sence? Ben öğretmenim o öğrenci, mantıklı mı sence bu evlilik?"
Annem tam konuşacakken devam ettim.
"Hem ayrıca nerede çıktı bu? Ben birini istersem zaten söylerim size. Kız mı dedi biz evlenelim diye?"
Bütün ihtimalleri düşünmeye çalışıyordum.
"He tabii oğlum, kız istedi. Geldi benim yanıma dedi Gülsüm anne beni oğluna al dedi ben çok istiyorum senin oğlunu dedi bizi evlendirmezsen yakarım bu şehri dedi ben de hepimiz yanmayalım diye sizi evlendirmeye karar verdim." derken o kadar ciddiydi ki bir ara inanıyordum. Ama neyse ki devam etti. "Oğlum sen salak mısın? Tövbe tövbe, konuşturuyor beni!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bi Umut
Teen Fiction"Bilmezsin tabii! Nereden bileceksin ki? Anlamazsın o yüzden, boş ver!" diye kestirip attım. Ne yaşadığımdan zerre haberi yoktu. "Neyi bilmiyorum ben? Söyle de anlayalım!" dedi o da yakınarak. Şöyle bi baktım ona. Bazen kendime o kadar kızıyordum ki...