-11-

101 14 38
                                    

Emir Ayaz'dan

Gülümseyerek yerinden kalktı.

"Olur ama ben iki dakika üstümü değiştireyim. Sen de abdest alırsın bu sırada."

Başımı salladığımda odadan çıkıp benim odama geçti. Ben de banyoya geçtim.

İlk önce çoraplarımı çıkardım sonra da kollarımı sıvadım abdest almak için. Aynaya bakıp tebessüm ettim kendi kendime. Tatlı bi kızdı. Gülmek yakışıyordu. Dürümü sevdiğimi öğrendiğinde benim gibi o da sevinmişti. Komiğime gitmişti. O haline kısa bir gülüp besmele çektim ve abdest almaya başladım.

Abdest aldıktan sonra kapının arkasında asılı olan beyaz havluyla yüzümü ve kollarımı kuruladım. Havluların yerini Mayıs'a söylemiştim o yüzden yeni havlu çıkarma gereği duymadım. Çoraplarımı yerden alıp çıktım banyodan.

Çıktım çıkmasına da karşımda Mayıs'ı görmeyi beklemiyordum. Yani en azından bembeyaz bir elbise ve yeşil bir başörtüyle. Ne kadar hızlı giyinmişti öyle.

Gözlerimi elbiseden çekip yüzüne baktım.

"Havluların yerini biliyorsun, asılı olanı ben kullandım." deyip kenara çekildim. O da başını sallayıp girdi banyoya. O çıkana kadar ben de çoraplarımı giyip vestiyerden iki seccade çıkardım. Yeşil olanı serdikten sonra krem rengindeki seccadeyi de hemen biraz arkasına serdim. O sırada Mayıs çıktı zaten. Ben öndeki seccadeye geçerken o da hemen biraz arkada olana geçti. Tekbir getirmeden Mayıs'a bakıp beni beklediğini gördüm. Sonrasında ise namaza niyet edip tekbir getirdim.

Namazı bitirip selam verdikten sonra Ayetel Kürsi'yi okudum. Sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahuekber çektim. Son olarak da o zikri söyledim.

La ilahe illallahu vahdehü la şerikeleh lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadir.

**

Bir gün, başta Ebû Zer (r.a.) olmak üzere muhacirlerin fakir olanları Peygamber Efendimiz’e gelerek şöyle dediler:

“Yâ Resulallah, varlık sahipleri yüksek dereceleri ve dâimi nimetleri alıp gittiler. Çünkü onlar da bizim gibi namaz kılıyor, bizim gibi oruç tutuyor. Onlar sadaka veriyor, biz veremiyoruz. Onlar köle âzat ediyor, biz edemiyoruz.”

Sahabîleri dinleyen Peygamberimiz, onların gönlünü şu müjdesiyle aldı:

“Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiçbir kimse sizden daha faziletli olamaz. Meğer ki, sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra ‘otuz üçer kere Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahu ekber’ derseniz, tamamı 99 eder. Yüzün tamamında da, ‘Lâilaheillallahü vahdehu lâ şerika leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve alâ külli şeyin kadîr’ derseniz, günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa, affolunur.” (Müslim, Mesacid: 146; Ebû Dâvud, Vitir: 2)

**

Sonra da ellerimi açıp dua etmeye başladım. Önce bir süre kendim ve ailem için dua ettikten sonra Mayıs'la ikimiz için de dua etmek istedim.

Allah'ım sen bu evliliği kalp kırıkları olmadan, ikimiz de zarar görmeden, birbirimizi yıpratmadan sürdürebilmeyi nasip et. Mayıs'ı benim ailemden koru. En kısa zamanda bu işi halletmeyi bana nasip et, bu işte bana yardım et. Amin.

Çünkü biliyordum eğer ben de ona kötü davransaydım kızın hayatı iyice mahvolurdu. Zaten sevmediği biriyle başkasının günahının bedeli olarak evlenmişti. Ailesini korumayı sırtına yük edinmişti. Ailem tarafından kısa süre de olsa kötü muamele görüp silahla vurulmuştu, öldürülmek istenmişti. Yine de bir şey dememişti ailesini korumak için. İsterse kurtulabilirdi ona kimse karışmazdı. Ama babası ölmesin diye bunu da yapamıyordu.

Bi UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin