-4-

338 38 19
                                    

Mehmet'le konuştuktan sonra odadan çıktık beraber. Sanırım misafir odasındaydı herkes. Yavaş yavaş oraya ilerlerken kapı açıldı birden ve Emir çıktı odadan. Karşısında beni görmeyi bekliyormuş gibi bir hali olan Emir direkt konuştu.

"Konuşmamız lazım, gel benimle." deyip beklemeden dış kapıya ilerledi ve evden çıktı. Çok hızlı hareket etmişti. Bu ne, bir anda yok oldu bu adam.

"Ne konuşacak şimdi bu?" diye sinirle söylenen kardeşime bilmediğimi belli eden bakışlarımı gönderdim.

"Bilmiyorum ama dışarı çıktığına göre annemlerin haberi var. Sen geç ben geliyorum." deyip onu içeri gönderirken ben de dışarıya çıktım. Ayakkabılarımı giyip hemen merdivenleri indim ve binanın kapısından da çıkıp gözlerimle onu aradım.

Yine arabasına yaslanmış elleri cebinde bekliyordu.

Sakin adımlarla yanına doğru yürüdüm, bir yandan da ne konuşacağımızı düşünüyordum. Cidden, niye çağırmıştı acaba?

Bahçeden çıkarken muhtemelen kapı sesi duymuştu ama yine de önüne bakmaya devam etti. Ben yanına gidene kadar da dönmedi. En son yanına geldiğimde ise yine dönmemiş ve tek kelime etmemişti.

"Ne konuşacağız?" diye konuşmayı başlatan ben olmuştum o böyle susunca. O ise önce başını eğdi ve derin bir nefes alıp verdi. Sonrasında ellerini cebinden çıkarmadan ve yaslandığı arabadan ayrılmadan bana dönüp konuştu.

"Çok hızlı gelişti her şey." deyip önüne döndü tekrar ve biraz durup devam etti. "Daha bugün seninle evlenmem gerektiğini öğrendim. Bugün seninle tanıştım. Bugün nikah tarihi aldık ve bu akşam nikahımız var. Seninle konuştuk konuşmasına ama atladığım şeyler oldu."

Durdu ve yaslandığı yerden dikleşip bana döndü tekrar.

"Hiç oturup tek başıma adam akıllı düşünmeye fırsatım olmadı seninle görüşene kadar. Seni eve bıraktıktan sonra biraz yalnız kalabildim. Oturup düşündüm. Çok düşündüm. Ve fark ettim ki ben sana hiçbir şey sormamışım Mayıs."

Dikkatle onu dilerken kaşlarımın çatılmasına mani olmadım. Emir, ellerini cebinden çıkarıp devam etti aynı ciddiyetle.

"Direkt evlenmeye geçtik biz birbirimizi tanımadan ve ben senin hayatında başka biri var mı onu bile bilmiyorum."

Kurduğu cümle iliklerime kadar germişti beni. Hiç yanlış anlamak istemiyordum ama neyi merak ettiğinden de emin değildim. Aynı ciddiyetle sordum ben de.

"Nasıl yani? Neyi soruyorsun tam olarak?"

"Bence bunda yanlış anlayacak bir şey yok." dedi çok normalmiş gibi konuşarak. Gerçi normaldi o ayrı mesele. "Hayatında biri var mı merak ediyorum. Sevdiğin ya da beklediğin biri. Evleneceğimizi sen de bugün öğrendin muhtemelen, garipsemem. Ama baştan bileyim bunu."

Ayıkla pirincin taşını.

Ne diyeceğim ben bu adama şimdi? Bir sevdiğim var evet mi, yoksa senden başka biri yok mu? Hangisini söylemek daha doğruydu?

"Fark eder mi?" diye sordum yine cevap vermek yerine. "Sonuçta her türlü evlenmeyecek miyiz?"

"Tabii ki fark eder." dedi o da biraz yükselip. "Çocuk oyuncağı değil bu, biz oyundan evlilik yapmayacağız. Birazdan nikah kıyılınca Allah katında karım olacaksın. Ve karım olacak kadın başka birini seviyor mu bilmek istiyorum."

Gerginliğim daha da katlanırken biraz sinirlendiğimi de hissediyordum.

"Sen de bi acayipsin yani," dedim birden. Ayarlarımla oynuyor ya.

Bi UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin