Hasta olduğum ve okul başladığı için biraz gecikti kusura bakmayın. En kritik bölümlerde de geç yayınlamazsın sen de be. Biraz uzun oldu glb.
Yazım hatam varsa...Görmezden gelin. Bu bölümlük hataları boşverin...(Normalde ana bacı sövün derdim eheh)
İyi okumalar---->>>> *Kalp *kalp *kalp *Suriye bayrağı
----- -----
Jungkook önündeki taşa takılıp sendeleyene kadar hiç durmamıştı. Bilmediği yokuşun yukarısına, sığ ağaçların arasına doğru koşuyordu. Taşlar fazlaydı. Yoluna engeller oluşturup zaten sızlayan bileğinin acısını ikiye katlıyordu. Başı dönüyordu ve sendeleyerek öylece durduğunda birkaç saniye gözlerinin önünü göremedi. Terden ıslanan saçlarını önünden çekmek istedi ama iki bileğini birbirine bağlayan halat en ufak hareketinde derisini yırtılıyormuş gibi hissettiriyordu. Jungkook nefes almakta zorlandığını hissetti. Kalp atışları göğsünde baskı oluşturuyordu.
Etrafta yağmur sonrası ıslanan toprak kokusuyla karışık yosun kokusu vardı. Ormana girdiğinin farkındaydı. O an gözüne tek kaçış yolu olarak burası gelmişti. Nereye gittiğini bilmiyordu. Ne yaptığını bilmiyordu. Boşluğun içinde olmak kendisini çıldırtacaktı. Yayından fırlayan ama hedefi olmayan okun nereye saplanacağını bilmiyordu. Muhtemelen çakılacaktı.
Öleceksin...Kaçmana gerek yok.
Bağlı ellerinin acısını umursamadan saç diplerini kavradığında acıdan ve kararsızlıktan buruşmuş yüz hatları daha da gerildi. Hızlı hızlı aldığı nefesin yoğunluğunu hissedebiliyordu. Kalbi çarpıyordu çünkü kırılmıştı. Uzun zaman önce kırılmıştı ve şimdi burada hiçbir pişmanlık çekmeden atmaya devam ediyordu. Hem de yerinden çıkacakmış gibi...
Yutkunmaya çalıştı tekrar ağaçların arasından çıkmaya başladığında. Saat gecenin yarısını geçerken yaprakların arasından yansıyan ay ışığı az da olsa yolunu gösteriyordu. Yine de Jungkook frenini kaybetmiş bir araba gibi dümdüz gidiyordu. Sadece o inşaat binasından uzaklaşmaya çalışıyordu. Çocuğa ne oldu bilmiyordu. Taehyung'a ne oldu bilmiyordu. Bilinmezliğin kafasını sıyırtacağı evrede acı dolu bir çığlık attı. Dişlerin birbirine bastırmaktan etinin sızladığını hissediyordu. Taehyung'un akıl hastanesinde bıçağı ile çizdiği yanağındaki yara gerilen kırışıklıkla açılmıştı bile. Şimdi soğuk rüzgar eserken yüzünü donduruyordu. Bileklerinin ucundaki kırmızılıkları gördü. Halat artık onları kapatacak kalınlıkta değildi.
Bu yol nereye gidiyordu? Taehyung peşinde miydi? Yıllardır Seul'de yaşamasına rağmen bu ormana hiç girmemişti. Evlerin arkasında duruyordu ve belediye işçilerinin ağaç kesmesi dışında kimse girmiyordu. Çevresinde duyduğu garip uğultular her saniye kendisini zıplatırken titreyen parmaklarını birbirine geçirip soğuğu hissetmemeye çalıştı.
Etrafına şokunu atlatamamış şekilde bakarken gözlerinin yandığını hissetti. Uykusuzluk, yorgunluk ve acı...
Arkasından gediğini görmüştü en azından...Çocuk kurtulmuştu...Artık onun peşinde değildi...O küçük canı yanmayacaktı.
Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Ama anında tekrar silindi. Gülümseyince yanakları acımıştı.
Arkasındaki yaprak hışırtılarını duyduğunda düşündüğünden daha sakin karşıladı. Peşinde geleceğini biliyordu. Daha büyük adımlar atmaya zorladı kendisini ama ağaçların da kapattığı karanlık yol oldukça dikti. Bacaklarının titrediğini gözleriyle görebiliyordu.
Yol bir anda düzleştiğinde ayakta durmakta zorlandı. Bağlı ellerini bir ağacın gövdesine yasladı ve düzensiz nefesinin normale dönmesini bekledi bir süre. Yaşadıkları gerçek gibi hissettirmiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mr. V's Bunny
أدب الهواةPsikopat katil Kim Taehyung ve onun peşini bırakmayan hırslı müfettiş Jeon Jungkook Her cinayetin ardından katil tarafından bırakılan güller, müfettiş Jungkook'un koleksiyonunu çoğaltıyor. Ona bir adım daha yaklaşıyor, istemeyeceği kadar dahil oluyo...