2

799 36 3
                                    


2

Arkamı döndüğümde Tuğba'nın da çantasını omuzuna takıp dolabını kilitlediğini gördüm, dolaplara yaslanıp onun işinin bitirmesini bekledim.

" bize gelsene annem akşama mantı yaptı." Dedi telefonunu açıp kontrol ederken.

" eve gidip direkt uyumak istiyorum Tu" dedim koluna girerek onu yürütürken , saatler sonra eline aldığı telefonun bildirimlerini kontrol etmek yarım saatimiz mahal oluyordu maalesef. Kendisi yarım saatini harcaması yetmediği gibi beni de bekletiyordu, bense telefonu sadece alarm kurmak, Tuğba'yı aramak ve şarkı dinlemek dışında elime pek almazdım. Sosyal medya hesapları kullanan birisi değildim, günümün çoğunu çalışarak geçirir eve gidince de kendimi yatağa bırakıp uyurken ölmeyi dilerdim.

Tuğba bir çok kez kendime bir sosyal medya hesabı açmam konusunda baskı yapsa da bir kaç kez deneyip telefonumda fazlalık olarak görüp hemen silmiştim. Telefonumda boş zamanlarımda oyun oynamak istiyordum milletin hayatının nasıl mükemmel geçtiğini, içtiği kahve sayısını ve ya yaşadığı aşkı görmek istemiyordum. Dikkatimi çekmiyordu böyle şeyler ,onun yerine kitap okuma uygulamaları boş zamanlarımda oynamak için bir kaç oyun vardı.

" ben neden yalnızım?" Tuğba'yı kolundan tutup sürükleyerek dışarı nihayet çıkardığında bakışları hala telefondaydı, bana yönelttiği soruyla omuzlarımı silktim.

" doğru kişi bekliyorsun çünkü." Dedim bana her zaman kurduğu cümleyi ona kurarak.

"Nerede bu çıkmak bilmiyor karşıma?" Gerçek aşka olan inancı her geçen gün köreliyordu belli ki, oysa çok inançlıydı bir gün gerçekten de aşık olup onunla evleneceğine.

"Belki ölmüştür?" Dedim umursamaz bir tavırla omuz silkerek.

" beni avutma yöntemlerine bayılıyorum El, ayrıca hayatıma giremeden çıkamaz!"

" ne yani hayatına girip kendini sana açık ettikten sonra trajik bir şekilde ölmesini mi yeğlerdin?"

" Evet."

Şaşkınlıkla ona döndüğümde bu sefer o beni kolumdan tutarak yönlendirdi, dolmuşa binip iki kere kart bastığında kendimi şanslı hissederek boş olan ikili koltuğun cam kenarına oturdum. Tuğba yanıma oturduğunda çantasını önüne alıp ön gözünü açtı.

" gerçekten de sonunda öleceğini bile bile onu tanıyıp aşık olduktan sonra ölmesini mi istiyorsun?" Dedim şaşkınlığını devam ederken, kulaklığını çıkarıp düğümlenmiş kablosunu açmaya çalışırken açıkladı kendini.

" aşık olmadan ölmektense olup ölmek istiyorum, birisini tamamiyle sevmek istiyorum bir kez de olsa bu sıcaklığı hissetmek istiyorum. Sonunda acı çekeceğim biliyorum ama en azından bunu da yaşayıp tatığım için mutlu olmak istiyorum, aşık olmak birisini özlemek ona ihtiyaç duymak bir lütuf El. " Derin bir nefes aldı ,kulaklığı telefona takıp devam etti.

" bir şeyler hissedebiliyorken hissetmeliyiz bir daha böyle bir şansımız olmayacak, sevmek çok güzel ve yüce bu duygu El. Sevmek ve sevilmek paha biçilemez bir şey , hazır sevebiliyorken sevmeliyiz en güzel şekilde karşılıksız olsa bile." Kulaklığın birini bana uzatığımda düşünceli bir şekilde aldım tekini.

"Herkesin ikinci bir yaşamı olduğuna inanıyordun vaz mı geçtin bundan?" Meraklı bakışlarımı hala üzerinde gezdirirken gülümsedi, telefonunu çıkartıp şarkı listesinin en başına tıklayıp telefonu ortamıza koydu.

"Bazı insanın ölürken hisseleri olmayabilir El, doğduğun an hissetmeye başlarız ama ölürken hislerimiz olmayabilir bu duygusuz olduğunu göstermez zamanın hayatın sana dokunan elini gösterir. Hayal kırıkları ,kalp kırıkları insanı öldürür El fiziken olmasa da ruhen ölür. Ruhu ölmüş bir insan sevemez El." Kelimeleri yutkunmamı sağlayacak kadar anlamlıydı , gözlerim üzerinde dolaşırken kafasını omuzuma koydu.

ikizler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin