18
Odama çıktıktan bir saat sonra Nehir yanıma gelmiş beni de alarak 11 kadar aralıksız kendimi savunmaya çalıştırmıştı, nereden estiğini sorduğumda ise lazım olacağını söyleyip kestirip atmıştı anlamasam da yorgunluktan elim ayağım tutmayana kadar çalışmıştım onla. Bu sefer yere yapışmak yerine ona biraz daha olsa karşı koyabilmiştim bunun için mutlu olmuyor değildim şahsen. Odama çıkıp duşa girip çıktım ama ahali bu saat olmasına rağmen ne Sanrı ne de taş kafa ortalıkta yoktu Elif'in Odama saat kavramını kaybettiğim için astığı saate gözlerim takıldığında saatin çoktan gece 1:36 olduğunu gördüm. Bu saate kadar ikisinin hakında ne bir şey duymuş ne de görmüştüm, gereksiz merakıma içten içe göz devirsem de merak etmeden duramıyordum.
Can sıkıntısıyla artık odada volta atmaya başlarken odanın her yerini kurcalamaya da başlamıştım, ne bulmayı bekliyordum bilmiyorum ama can sıkıntısından her yeri kurcalıyordum elime gelen her şeyi dikatlice inceliyor sıkılıp yere bırakıyordum küçücük odada masa ,sandalye, hasta masası, halı , duvardaki tuhaf gözlü bir şey ve saat dışında bir şey yoktu. Sıkıntıyla bu sefer duvara asılmış baykuşu aldığımda dudak büzüp ona baktım.
" sende benim gibi yalnız ve derbedersin." Dedim baykuşla konuşarak.
Bir delirip baykuşlar la konuşmadığımız kalmıştı El.
Can sıkıntısı insana amuda bile kaldırır.
Kendi kendime göz devirip geri baykuşu yerine asacaken gözlerinde ışıktan dolayı yanılsama oldu , Kaşlarım çatılırken arkasını çevirdim baykuşun, arkası boş olan baykuşun gözlerinin olduğu yerde küçük bir kamera bulmamla dondum.
Bunca zaman boyunca beni mi izliyorlardı, sert bir şekilde yutkunurken kamerayı yerinden çıkarıp yüzüme çevirdim. Kaşlarım çatık bir şekilde bakarken birden kendi kendime sinir bozukluğuyla güldüm. Ne bekliyordum ki ben burada tutsaktım bana güvendikleri için kapıdan adamları çıkartmamışlardı 7/24 izledikleri için gerek duymamışlardı başka bir göze. Evin koridorlarında kamera olduğunu görmüştüm evet ama odalarda olduğunu hiç görmemiştim, sanırım bir tek benim odamda vardı.
İçimdeki yaşadığım hayal kırıklığıyla kamerayı yere atıp üzerine sertçe bastım, bütün öfkemi küçük kameradan çıkartırken parçalara ayrılan kameranın yanan küçük kırmızı cılız ışığı artık sönmüştü.
Yerdekileri toplayıp banyodaki çöpe attım, odaya geri döndüğümde ne bekliyordum bilmiyordum ama içimdeki bu hayal kırıklığını beklemediğim kesindi. Nefesim daralıyordu , en sonunda odadan dışarı kendimi attığımda bahçeye çıktım. Sesizce bir sigara yakıp içerken yavaş adımlarla bahçenin etrafında tur atmaya başladım.
Ne bekliyordum bilmiyorum, gerçekten bana güveneceklerini mi. Sanrı'nın birden bire bana güvenip melek keseceğini mi? Aptallıktan başka bir şey değildi benimki.
Bu cehennemde sadece Afra'yı bulana kadar kalacaktım oradan sonrasında normal hayatıma geri dönecektim, burada geçirdiğim vakitler saçmalıktan ibareti. İpek'de biliyor muydu, bunca zaman boyunca her saniyemi kamerayla izlenişimir biliyordur.
Yorgunluktan düşen tansiyonum sigara sayesinde daha da gücümün çekilmesini sağlamıştı , yine de adımlarımı duraklatmadım sanki durursam daha kötü olacak mış gibiydim.
"Şansını zorlama Sanrı!"
Yüksek bağırış sesiyle korkuyla o yöne baktığımda duvarın diğer tarafında bir kaç adamın Sanrı'nın karşısında durmuştu. Karşısındaki kumral saçlara sahip adam fazlasıyla öfkeli gibiydi yeşilerinden resmen ateş fışkırıyor bu hali beni bile korkutmuştu ama adamın aksine Sanrı gayet sakin bir halde oturmuş elindeki bardaktaki sıvıyı içiyordu. Renginden bile anladığım viski bardağını bir kez daha dudaklarına değdirdşğinde gözleri adamın üstündeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ikizler
Ficción GeneralElena Yıllar sonra varlığından haberi dahi olmadığı tek yumurta ikizi sanılıp kaçırılır, onun yerine zorla geçirilir. ☆ "Boğulmana izin vermem Elena." " beni boğan sen olursan" "Ölmekten korkuyor musun." " herkes korkar." "Sen korkmuyorsun am...