10.BÖLÜM:Kusursuz

39 5 1
                                    

You're doll
you're a flawless...

But i just cant wait for love to destroy us.
I just cant wait for love...

Your only flaw youre flawless..

...
...
..
.
.

Ben onun evine hırsız olarak gelsem kesinlikle yakalanırdım.
Diye düşündüm içimden.

Gerçekten de öyleydi. Evi o kadar büyüktü ki hırsız bile kaybolabilirdi.
Şimdi onu izlemeye o kadar odaklanmıştım ki kolyeyi bile unutmuşum. Gözlerinin altı mosmor, sanki her an uyanacakmış gibi sakin ve temkinli duruyordu.

Bi an ona daha yakından bakmak istedim.
İçgüdüsel olarak yanına yaklaştım. Üzerine doğru eğildim.
Yüzümle yüzü arasında neredeyse mesafe kalmamıştı. Yüzünün en ince kıvrımlarını bile görüyordum, bakıyordum. Kalbim yine deli gibi çarpmaya başladı ki bir an kalp atışlarımı duyup uyanır diye korktum. Ama bakmaya devam ettim. Çünkü bu yüze bakmak bana iyi geliyordu... Onu inceledim...

Çok yorulmuş gözüküyor. İki haftadır ne yaşıyorsun be adam? Kolyeni bile unutturacak kadar nelerle meşgul oldun?
Yüzünde bir tane bile leke yok. Saçları dağılmış ama hala düzgün ve bakımlı duruyor. Dudakları aynı haliyle... Benim aksine onunkiler hiç kuru değil. Nasıl bu kadar.... Kusursuz olabilirsin ki? Ben mi öyle düşünüyorum? Bana mı öyle geliyor bilmiyorum... Ama bu adam gerçekten kusursuzdu. Bi insana göre fazla kusursuzdu.. Kusursuzdu işte. Kirpiklerinin ahengi, göz kapaklarının kaşlarıyla uyumu, dengesi... Burnu ve dudakları tamamiyle bir denge içerisinde... Tam dibimde bu yüze bakmadan duramıyorum. Kalp krizi geçirmek üzereyken bile hala bakmaya devam etmek istiyorum. Gerçekten ne yaşıyorum bilmiyorum. Ama bana iyi geliyordu... Daha önce yaşamadığım bir duyguydu... iyi hissettiriyordu...

Yüzünün her bir ayrıntısını inceledim. Gözleri kapalıyken bakması daha rahat oluyordu. Bunu terasta farkettim. 2 haftadır kafamın içinden çıkmayan bu yüze nedense kısa süre içinde alışmıştım.

Neden... Neden?

Ben bunları düşünürken Demir aniden gözlerini yavaşca aralandı, kaşlarını çatıp bir kez daha kapatıp açtı, beni farkettiği an kahveleri tamamiyle açılmıştı.O anki şokla ağzımdan 'hi' diye bir ses cıktı. Hemen geri çekilecektim ki.. Demir de ani bi hareketle kolumu tuttu.

Gitmem lazım gitmem lazım..

Çok fazla telâşlandım. Hızlı nefes alıp veriyordum. Etrafa bakındım, kaçacak yer aradım. Demir kolumu tutup benim gerilememle kendine çekmiş bulununca üzerine düşmemek için diğer elimi yatağın üzerine, omzunun kenarına dayadım. Sonra gözlerim ellerimden Demir'in yüzüne kaydı. Telaşla baktım. Saçlarım onun yüzüne dokunmuş, o ise bana şaşkınlıkla bakıyordu. Şimdi aramızdaki mesafe daha da azaldı. Yüzümün kızardığını hissettim çünkü her yerim alev alıyor gibiydi.

"Sen..." dedi aniden.. "Sen.. hayal misin?"

Demir gerçekten de şaşırmış gözüküyordu...

"Ben, ben gerçeğim.." Diyebildim gözlerinin içine bakarak.

"Sen çok...çok güzel bir gerçeksin..."
Ne..

Belki de uyku haliyle söyledi bilmiyorum ama bunu söylerken gözlerimin derinliklerine bakıyordu. Bense şaşkınlıkla.

Bir süre yüzüme baktı, eğilmekten belim kopmak üzereydi.

Balkondan Gelen Mucize (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin