*Hastane Olayından 2 HAFTA SONRA...
"Hadi artık acele et!" Diye seslendi Ada. "Randevunu kaçıracağız! Dikişlerin çıkacak hala süsleniyorsun Defne!"
"Geliyorum! Süslendiğim falan yok ayrıca, sargılarla giyinmesi zor oluyor!" Diye seslendim kapalı kapının ardında.
"Aşağıya iniyorum ben! 5 dakikaya hazır ol! Aşağıdaki salak görünümlü adamlara bakacağım!"
Yutkundum. Aniden yarı giyinik bir şekilde odamın kapısını açtım.
"Kaç kere konuşacağız Ada? Bırak adamlar işlerini yapsınlar!"
Ada gözlerini devirir bir şekilde gülümsedi.
"Ters giden birşeyler var Defne! Mahallede katil var diye Karakoldan mahalleyi korumak için adam yolluyorlar! Ama sadece senin evinde duruyorlar! Kıllandım ben banane gideceğim işte!"
Ada dikbaşlılığıyla dış kapıya yönlenince gerginlikle kolunu tuttum.
"Gitmiyorsun. Bu durum her evde aynı! Sakin ol artık! Gereksiz şüphe içindesin. Sana açıkladım. Lütfen!" Dedim kibarca.
"İnat etme!"Ada bıkkınlıkla oflarken rahat bir nefes aldım. Arkam dönük yarım kalan siyah elbisemi giyerken Ada bana seslendi.
"Yine de gidip bakacağım!"
Ben daha ona yetişmeden hızla dış kapıyı çarpıp gitti.
"Ne yapacağım ben bu kızla?"
Diye geçirdim içimden.Kalın kışlık krem rengi paltomu üzerime gecirirken gözüm komidinin üzerindeki telefonuma kaydı. Üzerinde 'Demir Arıyor' yazısını görünce kalp atışlarımın hızlandığını hissettim.
Telefonu yavaşça elime aldım. Balkondan aşağıya baktığımda Adanın Demirin benim için ayarladığı korumalarla ve Sarpla sohbet ettiğini gördüm. Epey rahat görünüyorlardı. Endişe edilecek birşey olmamalıydı çünkü Sarp mutlaka olayı benden daha iyi açıklayacaktı.
Sesimi kontrol etmek icin boğazımı temizler gibi yaptım. Son kez derin bir nefes aldım ve telefonu açıp yavaşça kulağıma getirdim.
"Demir..." diye mırıldandım.
"Defne..." dedi kısık bir sesle.
"Bugün doktora gidiyorsunuz değil mi? Randevunu unutmadın umarım.""Sen de gelecek misin?"
"Bilmiyorum." Dedi tekdüze bir sesle.
"Gel... Hem yarana da baktırırsın, 1 haftadır yüzünü görmedim. Nerdesin?"
"Defne, ben şuan da Recebin bıraktığı pis işlerle uğraşıyorum, nerede olduğunu tespit ettik demiştim hatırlıyor musun?"
"Evet, hatırlıyorum." Dedim bıkkınlıkla.
"Bombaların ardından kaçmak onu epey yaralamış, şehrin dışında bir dağ evinde 2 haftadır tedavi görmüş, ekstradan o yokken işlerin başına sağlam adamlarından birini geçirmiş, o da havaalanındaki kayıtları imha etti. Son 1 haftadır sandığından daha çok şey oldu. Yarın akşam yanına uğrayacağım, emin olur olmaz geleceğim yanına.."
Bu söylediklerinin ardından uzun süre sessiz kaldım.
"Sen..." Dedim mırıldanarak.
"Sen iyi misin? Yaralandın mı? Bir sıkıntın var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balkondan Gelen Mucize (DÜZENLENİYOR)
Ficção Adolescenteİkili hayat yaşayan ve görev icabı, 19 yaşındaki bır kızın evine hırsız olarak giren 25 yaşında bir adam. En fazla ne olabilirdi ki? Arkadaş mı?Yoldaş mı? Aşk mı? Gerilim mi? Cinayet mi? Hem nefretin hem de sevginin birleşimiydi...Arkana bakmadan d...