23.BÖLÜM:Ruhun Ölümü

27 3 1
                                    

"En derin yaralarla başlar, en derin gülücükler... En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı, en derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir seferde yaşamayı..."

~Nietzsche

En derin hikayeler, en derin aşklarla başlar, en derin aşklarsa en derin yaralar bırakır ruhun teninde... Çünkü en güzel aşklar savaşıp direnmeye en layık olandır...

*****

                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                    

"Ruhun Ölümü"
"Senin yanında kendimi durdurulamaz   hissediyorum."

Herkes donup kalmışken ben gözlerimi Demir'e çevirdim, aynı şekilde o da baktı bana... Gözlerimiz korkuyordu... Sevdiklerimizi alıp gitmek istedik buradan, bu saçmalığı bitirmek istedik ikimizde... Ama bu korku tüm bedenimizi sarmaya başlamıştı...
İki korkusuz tek bir şeyden korkuyordu...
" Ölümün vereceği ayrılık acısı.."
Burada kimse ölmemeliydi.
Ama gerekirse ben onun için, Ada için, ailem için ölecektim.
Buna çoktan hazırdım...

~Ama bilmiyordum ki, Demir de gerekirse benim icin ölmeye hazırdı.. ~

*********

YAZARIN ANLATIMIYLA..

Herkes olduğu yerden karşıdaki korkunç manzaraya şok içinde bakıyordu. Demir yavaşça kalktı. Ayaklarının dibinde yatan suratı kan toplamış Recep'e bakmadan herkesi teker teker gözden geçirdi. Gözleri Defne'nin annesine gelince kaşlarını çattı. Bu kadını Defne'yi araştırırken fotoğrafta gördüğünden beri düşünüyordu, bir yerden tanıyordu sanki, yüzü ona birini anımsatıyordu ama işin can sıkıcı tarafı kimi anımsattığını da hatırlayamıyordu ..

Aslında Demir tedavi gördüğü o iki yıldan beri hafıza problemleri yaşıyordu...
Lânet ettiği o günü...
Annesinin ölüm gününü hayal meyal hatırlıyordu. Ama bazı anlar onun için keskindi, unutmak isteyeceği şeyleri bile hatırlıyordu. Sadece yüzler bulanıktı, ruhlar karanlıktı.. Bazı şeyleri de hatırlamalıydı, içindeki intikamın ilelebet devam edebilmesi için hiçbir zaman unutmak istemedi. Psikiyatristinden habersiz bir deftere yazmıştı bütün hatırladıklarını. Neyseki hâlâ duruyordu, Defne'yi tanımadan önce her gün her gece tekrar tekrar okurdu. Her okuduğunda aynı işkenceyi, aynı ıstırabı çekerdi. O güne geri dönerdi.
İçindeki ateş yavaş yavaş onu da yakarken Defne'yi tanıdığında her şeyi kafaya takmamayı öğrendi, kendisini sevmeyi, yaşamayı, Defne'yi sevmeyi öğrendi. Bu Demir için tuhaf bir durumdu çünkü o sevmeye, iyileştirmeye alışkın değildi... O sadece öldürürdü, incitirdi, intikam alırdı... Ama yapmıştı, daha kendisi yaralıyken karşısındaki bu genç kızı mutlu etmişti... Demir bambaşka bir adam olmuştu.
Bir kadın gelir değiştirir seni, alıştığın o sert, kararlı şeklini...
Bu şarkı Demir'i anlatıyordu. O alışkın değildi değişmeye, ama ona da uyum sağlardı Defne yanında olduğu sürece...
Ve şimdi bu kızı yaşatabilecek güce sahip miydi bilmiyordu...Ya onun sonu da annesi gibi olursa...İşte o zaman Demir için ölüm vakti gelmiş demektir.

Balkondan Gelen Mucize (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin