Bu hikayenin yeri bende çok ayrı. 1 yıl 1 aydan fazladır bölüm atmıyormuşum. Yazmak nedense içimden gelmiyordu. Yarım bırakmaya da gönlüm el vermedi. Bir şekilde devam edelim. Ne dersiniz?
*
Medya Selcan ve Baran!!
*
Aylar sonra...
Acıdan kıvranıyordum. Ağlayacak noktaya gelmiştim. Gözlerim dolu dolu iken sessiz olmak için çaba gösteriyordum. Yavaşça yanımda uyuyan Baranı dürttüm. "Baran! Uyansana." Öylesine derin uykuya geçmişti ki ne yapacağımı bilmiyordum. Olduğum yerde doğrulmaya çalışıyordum. Acıyla ağzımdan bir inilti çıkmıştı. "Baran!" Gözlerini açar açmaz varlığımı hissetmiş olmalıydı. "Efendim. Ne oldu?" Sesi bir tık yüksek çıkmıştı. Fısıldayarak konuştum. "Sessiz ol. Benim çok ağrım var. Dikişler zor veriyor." Dediğim gibi hızla yatakta doğruldu. Elini yüzüme koyduğunda karanlıktan yüzümü göremiyordu ama yanağımı ıslatan gözyaşlarımı fark etmişti. "Kalk çabuk hastaneye gidiyoruz."
"Gerek yok. Hem doktor dedi ya ilk birkaç hafta zorlu olacak diye. Şimdi odadan çıkalım uyanmasın kız." Bunu derken ayağıya kalkmaya hazırlandım. Ayağıya kalkıp yatağın diğer tarafına geldi. Kolumdan destek verirken ayağıya kalkmaya çalıştım. Acıyla inleyerek kalktım. Aksayarak yatak odasından çıkmıştık. Oturma odasına gelir gelmez zorla da olsa koltuğa oturdum. Üzerimdeki tişörtü yukarıya doğru kaldırırken sezeryan dikişlerime bakıyordum. O bölge morarmıştı. "Selcan morarmış. Kalk çabuk hastaneye gidiyoruz."
"Baran, doktor dedi ya ilk haftalar olacak diye. Bir hafta bile olmadı doğum yapalı. Bir şeyler yapmak istiyorsan eğer jel kremi getir süreyim." Birkaç dakika içinde elinde kutuyu gördüğümde almak için yeltendim. İzin vermedi. Tişörtümü iyice yukarıya çekip sabitledim kremli yere değmemesi için. Önümde diz çöktükten sonra elini karnıma koyup yerini kontrol etti. "Kurban olurum ben sana. Çok acıyor mu?"
Başımla onayladım. Yavaşça karnımı öptükten sonra kremi sürmeye başladı. Soğuk olduğu için başta irkilsem de sonrasında alıştım. Tek sorunum fazlasıyla acımasıydı. Yavaşça masaj yaparak sürüyordu kremi. Benim değil de onun canı yanıyormuş gibi dikkatliydi. Acıya inat yüzümde belli belirsiz bir tebessüm oluştu. Ben seni haketmek için ne yaptım? Nasıl bir sevap işledim de şimdi mükafatını alıyordum. Gerçi öyle büyük acılar çektim ki. Bu saadeti çoktan hakettiğime inanıyordum.
"Bitti. Ellerimi yıkayıp geleyim." Gitmeden önce karnımın kremsiz yerine birkaç öpücük kondurdu. Ardından temiz eli ile saçımı okşayıp alnımdan öptü. "Bugünler de geçecek merak etme güzel karım benim." Umarım. Ellerini yıkamak için gittiğinde bende koltukta öylece kaldım. Kalkmam için onun gelmesi gerekiyordu.
Firuzenin ağlama sesi geldiğinde bende ağlamaya başladım. Bir bebek her dakika ağlar mı? Zorla uyutmuştuk zaten. Offf.
"İstersen sen burda kal. Ben uyutup geleyim." Bakışlarım kapıda bana bakan Barana kaydı. "Çok güzel olur." O gittiğinde ben ise iyice yayıldım koltukta. Ağrım çok fazlaydı hâlâ.
Doğum yapalı sadece 5 gün olmuştu. Ve asla uyumuyordu. Dünya ona rahattı. Her dakika ağlaması yetmiyormuş gibi sürekli altına yapıyor, emzirmemi istiyordu. Bazen onun yerinde olmak isterdim.
Gerçi bakmayın böyle söylediğime. Her ne kadar yorucu olsa da dünyanın en güzel duygusu anne olmak. Hele ki sevdiğin adamdan ise bu çocuk. O zaman duyguların tarifi olamaz.
"Selcan! Acıkmış. Dudaklarını açıp kapatıyor meme emmek ister gibi." Diye içeriden seslenirken ofladım. Mesaim yeniden başlıyordu. Şurada bir saat dinlendim sadece. O da acılı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚂𝚊𝚍𝚊𝚔𝚊𝚝𝚒𝚗 𝚁𝚎𝚗𝚐𝚒 𝙼𝚊𝚟𝚒 (Renkler Serisi)
Losowe"Sen beni aldattın. Bundan ötesi var mı ha?" "Evet seni aldattım. Çünkü ben ahlaksız kadının tekiyim." - Kapak tasarımı bana aittir! - Bu isimdeki ilk ve tek kitaptır! - İlk yayın tarihi: 24.10.2021