🥘12.Bölüm💙🎶

919 33 15
                                    

Ağır adımlarla yürüyordum dar sokağı. Aslında şuanda gelmek istediğim yer burası değildi. Eve gidip dinlenmek istiyordum. Beynimden bağımsız hareket ediyordu bacaklarım. Yeşil boyalı derme çatma bir evin önünde durdum. Yıllardır olmak istediğim yerdeydim aslında.

Geçip köşedeki kaldırıma oturdum. Gerçekten ne yapacağımı düşünüyordum. Konuşmak istiyordum fakat o kadar cesaret yoktu bende.

Hemen telefona sarıldım.

Ben: Evde misin?

Birkaç dakika bekledim. Numarası vardı değiştirmemişti yıllardır. Aslında evde olduğunu biliyordum, lambaları açıktı. Merak ettiğim evde yalnız olup olmadığıydı.

Gelen mesaj sesiyle hızla bakışlarım telefona kaydı.

Baran: Selcan?

Baran: Şaşırdım

Baran: Neden sordun? Evdeyim evet.

Ben: Konuşmak istiyorum.

Baran: Bu saatte mi?

Ben: Evet

Baran: Tamam geliyorum

Ben: Evinin önündeyim

Baran: Ne? Ciddi misin?

Ben: Kimse var evde?

Baran: Yok

Ben: Geliyorum kapıyı

Baran: Tamam

Kaldırımdan kalkıp kapısının önünde durdum. Kapıyı çalıp çalmamakta kararsız kalmıştım, elim kapıya gitti gitti geldi, iki kere gitmişse el, çalınmalı kapı. Kalbim göğüsümü delecek gibi deli çarpıyordu. Birkez daha böyle delirmişti kalbim. O zaman olduğu gibi demekki bu zamanda bedenim doğru yerdeydi. Tam kapıya vuracakken hızla hareket eden ayak seslerini işittim. Çalmaktan vazgeçerken kapı açıldı, şaşkın bakan gözleri ile gözgöze geldik.

Uzun uzun sustuk.

Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ona yeniden sarılmak istedim ama bugünkü olanlardan sonra utancım engelledi. Suskundu, gözlerimdeki mahçubiyeti hissetmiş olmalıydı.

Sonunda suskunluğu bozan o olmuştu.

"Konuşmak istediğini sanıyordum." Başımla onaylarken bakışlarım aşağıya kaydı.

"İçeriye mi gelirsin dışarıda mı konuşalım?" Dediğinde bilmem dercesine dudağımı büktüm.

"Dışarısı soğuk, senin için sorun olmazsa gel."

Başımla onaylarken ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdim.

Sessiz ve derinden bekleyerek eskiden her zaman geldiğim salona girip koltuğa oturdum. Montumu asıp gelmesini beklemeye başladım. Yapacağım konuşmayı ezberlemiştim, kendimden emin bir tavırla beklemeye başladım. Üzerimdeki hırkayı üzerime çekerek kollarımı birbirine kavuşturarak söyleyeceğim satırları içimden tekrar etmeye başladım.

Daha önce satırlarla söylediğim sözlerin tam tersini söylemeye kararlıydım.

Zaman ilerledikçe satırlarının içinde ürkek bir kuş misali titrediğimi ve yüreğimin bu satırları söylemeye yetmeyeceğini anladım.

𝚂𝚊𝚍𝚊𝚔𝚊𝚝𝚒𝚗 𝚁𝚎𝚗𝚐𝚒 𝙼𝚊𝚟𝚒 (Renkler Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin