🌹12

263 21 23
                                    

Lisan-ı Aşk

12. bölüm

Aile

İyi okumalar!

Pencereden yüzüne vuran ışık onu rahatsız ettiğinde halsizce gözlerini araladı, kadın. Kısık gözleriyle etrafı süzdüğünde yatağın diğer tarafında – Ahlas'ın yattığı yerde – yattığını fark etti. Neden kendi tarafında değil de burada yatıyordu? Yanında bir elini yastığının altına geçirmiş yüzü ona dönüş bir şekilde yatan adama baktı. Dün yaşananlar kesik kesik hafızasında canlandığında bazı sahneler utançtan yanaklarının kan toplamasına neden oldu. Bu sırada aniden gelen öksürme isteğine karşı koyamadığı için ortama dolan öksürük sesi gece boyunca tetikte olan adamı uyandırdı.

"Şirin?" dedi uykulu halini üstünden atmaya çalışıp doğrularak. "İyi misin? Ateşin var mı?" diye sorarken elini uzatarak kadının alnına dokundu.

Bunu beklemeyen Şirin oldukça şaşkındı.

"İ-iyiyim." Dedi hafif kekeleyerek.

"Hala biraz ateşin var." Diye mırıldandı çatallı bir sesle.

"Düne göre daha iyi hissediyorum."

"Olsun, yine de bir şeyler yapmamız lazım." Diyerek yataktan çıktı. Bir bezi ıslatıp sıktıktan sonra getirip Şirin'in alnına koydu. "Şimdilik bununla idare et. Yemekten sonra ilaç alırsın."

"İlaca ge-" lafı yeni bir öksürük kriziyle bölündü.

"Düne göre öksürüğün de kötüleşmiş." Dedi adam kaşlarını çatarak. "Acaba hastaneye mi gitsek?"

"Gerek yok." Diye mırıldandı, Şirin. "Bir iki güne toparlarım."

"Emin misin?" diye sordu, Ahlas endişeyle. "İyi görünmüyorsun, ben sabaha toparlarsın diye düşünmüştüm ama fena üşütmüşsün galiba."

"Evet." Bir öksürük. "Boğazım ağrıyor." Bir öksürük. "Ondan öksürüyorum." Bir öksürük daha. "Bol bol sıvı tüketirsem birkaç güne tamamen iyileşirim."

"Peki." Diyerek kapıya yöneldiğinde, "Nereye?" diye sordu, kadın.

"Sana yiyecek bir şeyler getireceğim."

Şirin yataktan kalkmaya çalışarak, "Gerek yok." Dediğinde kalkmaya çalışma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Tüm bedeni sızladığı için doğrulamayıp geri yerine yattı. "Ben inip bir şeyler yerim." Diye tamamladı cümlesini acısını görmezden gelerek.

Ahlas birkaç adım atıp yanına geldiğinde, "Neren ağrıyor?" diye sordu. "Canın yanıyor belli. Ayrıca ateşin de var. Bu halde nasıl aşağı ineceksin?" diye sitem etti.

Utanıyordu, Şirin. Kocasının onun için mutfaktan yemek getirerek ona hizmet etmesi buralarda pek kabul görmeyen bir şeydi. Burada hep kadınlar hizmet ederdi. Eşler olmasa evin hizmetinden sorumlu kadınlar vardı bu işi yapacak ancak bir kocanın karısına hizmet ettiği görülmüş şey değildi ona göre. Ahlas'ın tüm ev halkının önünde onun için böyle bir şey yapmasına izin vermek ağızlarına laf vermek demekti onun gözünde. Zaten düğünden sonra yeterince ortalığı karıştırmışlardı, bir de bunun olmasını istemiyordu kadın.

İçinde, derinlerde bir ses Ahlas'ın bu davranışlarından hoşlansa da onu bastıran tatsız bir ses vardı bunu kabullenemeyen; yıllardır büyüdüğü ortamın, kendisinden önce el alemi düşünen çevresinin içselleştirdiği sesi. Böyle şeyleri kendine bir hak değil lütuf olarak görüyor, hak etmediğini söylüyordu bağırarak.

Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin