Lisan-ı Aşk
1. Büyük karar
💫Bazı fedakarlıkların bedeli ağırdır.
Genç adam memleketinin topraklarına ayak basar basmaz havasından derin bir nefes çekti ciğerlerine. Daha yürümeyi bilmeden, konuşmayı sökmeden ayrıldığı bu topraklara yabancı, bir o kadar da tanıdıktı aslında. Babasının öğütlerinde, annesinin masallarında saklıydı vatanının bu güzel toprakları, doğduğu memleketi. Babasının özlemini çekerek anlattığı bu şehir, bu kasaba hayal ettiğinden bile güzeldi görüntü olarak, lakin henüz bilmediği çok can yakan, yazılmayan ama yıllardır süregelen acımasız kanunları, töre adlandırdıkları zalimlikleri vardı, kasabanın güzelliğini yok eden.
"Ağabey!" diye uzaklardan kulaklarına çalınan sesle gerçek dünyaya döndü, Ahlas.
"Efendim?" dedi, en içten gülümsemesini kız kardeşine sunarken.
"Burası ne kadar da güzel değil mi? Babamın anlattığı kadar varmış." diye heyecanla söylenen Gülcan, etraftan gözlerini alamıyordu.
"Öyleymiş. Bu şehir, bu kasaba gerçekten büyüleyici."
"Canım memleketim, ne kadar da özlemişim havasını solumayı." Diye mırıldandı, Eşref Bey. "Biz gideli baya değişmiş ama öyle değil mi, hanım?"
"Koskoca 26 seneyi devirdik, bu topraklardan uzakta, elbet değişecek, Eşref Bey." dedi, koluna girmiş olan Şeyda Hanım.
"Yine de insanın gözü eskileri arıyor, hanım. Doğup büyüdüğümüz, topraklarında gezdiğimiz, havasını soluduğumuz, sokaklarını, dönemeçlerini ezberlediğimiz o yer değil sanki. Bu şehir, bu kasaba değişmiş, bir başka yer oluvermiş."
"Canını sıkma sen, henüz konağa varmadık, sadece bir kısmını gördün. Eminim ki Asumanların konağı hiç değişmemiştir."
Yıllardır ayak basmadıkları topraklarda en yakın oldukları aile Eşref Bey'in biricik ablası Asuman Hanım'dı. Yıllar önce onlar burayı terk ettiklerinde 3 çocuğuyla Mervani konağında gelin ağaydı, Asuman. Şimdi Mervani aşiretinin büyük ağası Murat Ağa'nın eşi, Ali Ağa'nın annesi, aşiretlerinin kudretli hanım ağasıydı.
"Konak değişmese de içindekiler fazlaca değişmiştir. Ablamı yıllardır görmüyorum ancak yorgunluk çöken sesini duyabiliyordum. Yeğenimin birini toprağa verdik de cenazesine dahi gelemedim ne acı." Konuşurken gözlerinden firar eden birkaç damla göz yaşını kırışmış elleriyle hemen silmeye girişti.
"Senin suçun değil ki, Eşref, bunu Asuman da dahil herkes biliyor. Daha fazla üzme kendini, bak yıllar geçti üstünden. Ali de büyüdü, çocukları oldu. Mutlu bir aile oldular artık, acılarını kapattılar. Bize yakışmaz kabuk bağlayan yaralarını tekrar kanatmak."
"Doğru dersin, hanım. Ablam torunlarıyla, çocuklarıyla çok mutlu."
Eşref Bey eşi Saliha Hanımla kol kola önden yürürken, Gülcan da hayretle etrafını izliyordu. Ahlas anne, babasının konuşmalarına hafif tebessüm edip gözlerini etrafta gezdirdi. Bu sırada üzüntü içinde, temkinli adımlar atan kız kardeşini fark etmesi kaçınılmaz oldu. Sürüklediği bavulun kulbunu sağ eline alarak ellerini göğsünde kavuşturarak keyifsizce yürüyen kız kardeşine yanaştı.
"Nu'rum, iyi misin? Neyin var?"
Göknur somurtan yüzünü ağabeyinden saklamak için başka tarafa dönerken omuzlarını silkti. Ahlas, kız kardeşinin bu hareketi üzerine adımlarını durdurup Göknur'un koluna yapıştı. Nazikçe onu da kendiyle birlikte durdurdu. Genç kız kendini tutamadığı için gözünden bir damla yaş firar ederek çenesine doğru yol aldı. Ağabeyi çenesinden nazikçe tutup kendisine bakmasını sağladığında, boğazından bir hıçkırık dökülüverdi. Ahlas elindekileri bırakarak kardeşini kendine çekip sıkıca sarıldı. Salık bıraktığı saçlarına burnunu gömüp derin bir nefes çekti içine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |
Художественная проза❣Yaralı Kalpler Serisi 1 ✨Aşkın dili başkadır... Eziyetli, şiddetli, vurdulu, kırdılı bir ağa hikayesi değil bu. Bu iki kalbin zorlandığı hayatta mutlu olmaya çalışma çabasını anlatan bir hikayedir. *Not: Baş karakterimiz Ahlas bir ağa değildir. Ş...