Lisan-ı Aşk
Aldanış
Mervani konağında herkes güne sıradan başlamış olsa da konağın birkaç saat içinde sessizleşmesi garipti. Bu garipliği fark edip kendine uğraş arayan Fırat yüzüne her zamanki sahte gülümsemesini yerleştirip konağı gezmeye başladı. Kimseyi bulamadığında son bir umut mutfağa indi. Yemek yapmak için işe koyulan evin yardımcısı Kader'i gördüğünde, "Kolay gelsin!" diyerek dikkatini çekmeye çalıştı.
"Buyur, ağam. Bir şey mi istediydin?"
"Ev halkını soracaktım. Kimseyi bulamadım da, neredeler biliyor musun acaba?"
"Düğün alışverişine çarşıya gittilerdi, ağam. Senin haberin yok mu?" diye masumca sorup şaşkınlığını belli etti, genç kız. Damat olarak Fırat'ın da alışverişte olması gerekirken evde olması, üstelik bundan haberinin olmaması şaşırtıcıydı.
Duyduklarıyla ortalıkta bir şeyler döndüğünü anlayan Fırat durumu kurtarmak adına yüzüne garip bir ifade yerleştirdi.
"Of... Evet ya, ben onu tamamen unutmuşum." diyerek hayıflandı. "Teşekkür ederim, hatırlattığın için."
Fırat mutfaktan çıkar çıkmaz hızla üst başına çeki düzen verdi ve arabasına atlayıp çarşının yolunu tuttu. Kuzeni Ahlas'ın, intikam konuşmalarını duyduktan sonra rahat durmayacağını tahmin ediyordu fakat düğün alışverişinden haberi olmamasının ne gibi açıklaması olabileceğini kestiremiyordu.
Geçmişten bir sahne...
"Seyit!" diye seslenerek odaya girdi genç adam. Elindeki kitaba odaklanmış Seyit hiç kendini bozmadığında Fırat bir kere daha seslendi.
"Seyit."
Yine tepkisizlikle karşılaşınca sinirlendiğini hissetti genç adam.
"Sana sesleniyorum. Duymuyor musun? Ne bu tavırlı haller?" diyerek kardeşinin kolunu dürttü.
Seyit hiç istifini bozmadan donuk bakışlarını okuduğu kitaptan kaldırarak ağabeyine dikti.
"Ne var? Ne istiyorsun?"
Fırat çattığı kaşlarıyla kardeşini süzüp hafif öfkeli bir tınıyla konuştu.
"Ne oluyor sana? Ne bu tavırlar?"
Genç adam sıkınıyla iç çekip ağabeyine baktı.
"O muhteşem intikam planında yardımıma mı ihtiyacın var? Ne istiyorsun benden?"
Fırat kalkmak isteyen elini öfkeyle yumruk yaptı. Dişlerini birbirine bastırıp çenesini sıktı. Bu hayatta ailesinden geriye bir tek kardeşi kalmıştı ve onu da kaybetmek istemiyordu. Kardeşinin bu tavırları kendisinden uzaklaştığını apaçık ortaya sermişken durum adamı içten içe üzse de bunu öfkesiyle kamufle etti.
"Şansını fazla zorluyorsun bugünlerde. Nereden geliyor bu cesaret? Böyle devam edersen kavga edeceğiz sonunda, bilmiş ol."
Seyit elindeki kitabı masaya bırakıp sesli bir şekilde kahkaha attı. Yüzünü sıvazlayıp ifadesiz bakışlarını ağabeyine dikti.
"Merak etme. O kusursuz planına başın o kadar karışmış olur ki ben aklına bile gelmem."
"Şeytan diyor çak bir tane ikiniz de sakinleşin." diye mırıldandı sinirle.
Seyit büyük bir sakinlikle ayağa kalkıp ağabeyinin karşısına geçti.
"Vurmak seni rahatlatacaksa, buyur." diyerek ellerini iki yana açıp kendini gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |
Fiksi Umum❣Yaralı Kalpler Serisi 1 ✨Aşkın dili başkadır... Eziyetli, şiddetli, vurdulu, kırdılı bir ağa hikayesi değil bu. Bu iki kalbin zorlandığı hayatta mutlu olmaya çalışma çabasını anlatan bir hikayedir. *Not: Baş karakterimiz Ahlas bir ağa değildir. Ş...