🌹16

205 16 31
                                    

Lisan-ı Aşk

16. bölüm

Savaş

İyi okumalar!

Şirin mutfak kapısında durmuş üzgün ve kırgın gözlerle işten yeni gelen kocasını izliyordu. Son günlerde her zaman olduğu gibi çatık kaşlarının bezediği yüzünde tatsız ve dalgın bir ifade vardı. Bedeni burada olsa da aklı çok başka yerlerdeydi sanki.

"Yenge..." diye Gülcan kapı kirişine yaslanmış Şirin'e seslendi.

İrkilip kendini toparlayan Şirin, "Efendim?" diye sordu.

"Ağabeyimi karşılamayacak mısın?" diye sordu şaşkın bir şekilde. Son günlerde ağabeyi çok farklı bir havaya bürünmüştü. Ayrıca yengesi ile arası da pek iyi değildi ancak nedenini kimse bilmiyordu.

"Ha?" diye anlamadığını belirten bir mırıltı çıkardı başta. Kısa bir süre görümcesi ile bakıştıktan sonra ne demek istediğini ancak idrak edebildi. "Ah! Evet, tabi."

Hızlı adımlarla mutfak kapısından uzaklaşarak adamın yanına vardı.

"Hoş geldin." Dedi neşeden uzak bir sesle.

"Hoş buldum." Diyerek gözlerini kaçırdı, adam.

Ahlas önde Şirin arkada odaya çıktılar sessiz bir şekilde. Şirin kocasının soğuk tavırları yüzünden ne eskisi gibi kapıda onu neşeyle karşılayabiliyor ne de onunla keyif veren uzun sohbetleri edebiliyordu. Bu konak artık kelimenin tam anlamıyla ona cehennem olmaya başlamıştı, hissedebiliyordu. Yine de elinden geldiğince evdekilere aralarındaki bu sorunu bildirmemeye çalışıyordu.

Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştı.

"Günün nasıl geçti?"

"Her zamanki gibi." Diye geçiştirdi, adam.

"Aç mısın? Yemek ısıtayım mı senin için?"

"Zahmet etmene gerek yok, herkesle beraber yerim."

Şirin kırgınlık dolu gözlerini eşine dikti ama adam bunu hiç fark etmedi. Eğer gözlerini kaldırıp kadının gözlerine baksaydı görebilirdi.

Çok şey söylemek istedi, Şirin. İçindeki kırgınlıkları dile getirmek, hesap sormak, bir çare aramak istedi ancak sadece "Peki." Diyebildi son günlerde yaptığı gibi.

Ahlas onu geride bırakıp banyoya girdiğinde koskocaman odada tek başına kaldı. Yalnızlık etrafını sarıp onu kendi kucağına aldığında odanın ortasında öylece dikiliveriyordu. Boş bakışları odada gezinirken ne yapması gerektiğini bilemiyordu. İçinde yükselen ağlama isteğini zar zor bastırıp köşedeki sandalyeye çöktü.

Kocasının neden böyle davrandığı ile ilgili bir tahmini vardı. Hatta sebebin bu olduğuna neredeyse emindi. Bu yüzden bir yanı ona hak veriyordu. O bir suçluydu. Bu konakta onların kanından birini öldüren katilin kızıydı. Birbirlerini öldürüp kan dökmesinler diye alınan iki rehinden biri kendisiydi. Bu konağa adım attığında tüm bunların farkındaydı ancak adam ona umut vermişti. Normal, sıradan bir gelin olarak bu konağa gelmiş, eşini seven, onunla vakit geçiren, gülüp eğlenen, mutlu evliliği olan biri olabileceğine inandırmıştı onu. Hayaller kurmasına, besleyip büyütmesine sebep olmuştu. Bu bir buçuk ayda katettikleri yolu, verdikleri emeği kocasının bir kalemde silip atabileceğine inanmamıştı lakin her şey ortadaydı. Göknur o konakta mutlu değilse Şirin'in de bu konakta mutlu olmaya hakkı yoktu.

Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin