Lisan-ı Aşk
9. bölüm
Düğün
İyi okumalar!
*Bu bölümde bahsedilen adetler ve düğün tamamen kurgusaldır. Fırtınaların sahip olduğu ve yıllardır sürdürdüğü düğün sonrası ritüeller gibi, resmi nikahın ne zaman kıyılması ile ilgili sahip oldukları tutum gibi bu bölümdeki diğer düğün öncesi yapılan "adetler" de tamamen benim hayal ürünümdür, gerçeklerle bir ilgisi yoktur. Bu nedenle de şu an hangi şehirde, hangi kasabada yaşadıkları vb. bilgiler hikayede yer almamaktadır, hikaye her ne kadar gerçeklik payı taşısa da olaylar benim hayal ürünümün bir parçasıdır.
Genç kadın üstündeki bembeyaz gelinlikle sandalyesinde oturmuş yüzüne örtülen duvağın altından nemli gözleriyle etrafı izliyordu. Esasında yüzüne örtülen beyaz tül ve onun da üstündeki kırmızı şal nedeniyle gördüklerinden pek de bir şey anlamıyordu. Avludaki kalabalık, ortalıkta dans eden insanlar, müziğin kaynağı olan çalgıcılar ve servis için koşturan yardımcılardan başka algılayabildiği hiçbir şey yoktu. Kulaklarına dolan davul zurna seslerine eşlik eden insanların kahkaha ve konuşmaları artık onu rahatsız etmeye başlamıştı.
Saatler önce doğup büyüdüğü Fırtına konağında kendi yatağında oturmuş dün kına yakılan ellerine bakarak derin düşüncelere dalmıştı. Üvey annesi Fatmanur Hanım birden çıkagelmiş düşüncelerini dağıtarak ondan izin alıp yamacına oturuvermişti. Bir kuş misali evinden uçacak olan genç kadına öğüt vermek için geldiğini belirttikten sonra aralarında çok samimi bir sohbet geçmişti. "Ceren gelin olduğunda ona söyleyeceklerimden fazlası var da, eksiği yok hiç." demişti konuşmanın sonlarına doğru, Fatmanur Hanım. Konağından, ailesinden ayrılacağı, tanımadığı ve esasen babasının ellerine bulaşan kanın ait olduğu bir aileye gelin gideceği için pek hüzünlü olan Şirin dayanamayıp ağlamış Fatmanur Hanım da saçlarını okşayarak onu teselli etmişti. Bu duygusal anlardan sonra Şirin ilk kez, hem de içinden gelerek 'anne' diye seslenmişti Fatmanur Hanıma. Bu durum yaşlı kadın için çok değerli bir an olduğundan bu sefer o göz yaşlarına boğulmuştu.
Günün ilerleyen saatlerinde Şirin hazırlanarak gelinliğini üstüne geçirmişti. Günün ikinci duygusal konuşması ağabeyi Doğan'la yaşanmıştı. Geçmişi anarak, geleceğe dair vaatler dolu bir konuşmaydı bu ve Doğan dirayetini koruyabilse de Şirin içi dışına çıkana dek ağlamıştı. Durumu fark eden Korkut kız kardeşine sarılarak ona güzel sözler söylemiş yanağından öpüp omuzlarını sıvazlayarak onu sakinleştirmişti. Çerkes ailesi gelini almaya gelmeden hemen önce diğer tüm kardeşleri ve ev ahalisiyle tek tek vedalaşmıştı. Nihayet gitme vaktini belirten araba sinyali ve davul zurna sesleriyle Yılmaz Ağa da birkaç nasihatla kızına veda etmişti. Fatmanur Hanım elindeki kırmızı kuşağı Korkut'a uzattığında - büyük ağabey olarak bu onun göreviydi - almayı redderek, "Bunu benden çok Doğan hakediyor, Şirin'in üzerinde en çok hakka o sahip." demiş ve geri çekilmişti. Şirin içten içe ağabeyine hak verse de kırılmasını istemediği için yanına gidip elini tutmuş, "Seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi, ağabey?" diye konuşmuştu. "Bilmez olur muyum? Gösteremediysem sen de bil ki ben de seni çok seviyorum, kardeşim." Ağabey, kardeş birbirlerine sarıldıktan sonra Fatmanur Hanımın elindeki kırmızı kuşağı alan Doğan içindeki buruklukla kuşağı kız kardeşinin beline bağlamıştı. Fatmanur Hanım genç kadına yaklaşarak yanaklarını kurulamış, "Ağlama artık güzel kızım, bu gül çehrene hep tebessüm konsun. Düğün gününde mutlu ol ki, evliliğin de sana hep mutluluk getirsin." diyerek onu yanaklarından öpmüş ilk önce beyaz duvağını ardından adet gereği eline aldığı ince kırmızı şalı üzerine örtmüştü. Güzel şeyler düşünmeye çalışarak ağlamamak için direnen Şirin ağabeyinin koluna girerek merdivenleri yavaşça inmişti. Avludaki kalabalıkta ilk önce babaannesi ve dedesinin elini öpüp hayır dualarını almış ardından tekrar ağabeyinin koluna girerek eşine doğru yürümüştü. Ahlas'ın koluna girip geri kalan yolu beraber ilerledikten sonra büyüklerden birinin tuttuğu Kuran-ı Kerim'in altından eğilerek geçmiş konağın kapısından böyle çıkmışlardı. Bu onlarda edilen hayır dua kadar önem taşıyan bir adetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |
General Fiction❣Yaralı Kalpler Serisi 1 ✨Aşkın dili başkadır... Eziyetli, şiddetli, vurdulu, kırdılı bir ağa hikayesi değil bu. Bu iki kalbin zorlandığı hayatta mutlu olmaya çalışma çabasını anlatan bir hikayedir. *Not: Baş karakterimiz Ahlas bir ağa değildir. Ş...