Lisan-ı Aşk
8. bölüm
Evlilik
Güneşin yakıcı sıcağının altında elindeki evraklara bakarak minik bir tebessüm eşliğinde yürüyordu genç adam. Tayinini istediğinde bunun kolay kolay gerçekleşmeyeceğini bilse de küçücük bir umuda tutunmuş ve sabırla beklemeye koyulmuştu. Kendi şansından mı, bu kasabadaki imkanlar dolayısıyla kimsenin buraya gelmemesinden mi yoksa Yaradanın ona yardım eli uzatmasından mı bilinmez sabırlı bekleyişinin sonu güzel olmuştu. Nihayet buradaki okula edebiyat öğretmeni olarak atanabilmişti. Bu mesleği çok severek, isteyerek tercih etmişti ve işine burada da devam edecek olmak uzun zaman sonra az da olsa kendini huzurlu, mutlu hissetmesini sağlamıştı.
Babasıyla ilgili aldıkları o kara haberi düşünmeyi bir kenara bıraktığı nadir anlardan birindeydi. Okuldaki görüşmesinin güzel geçmesiyle beraber bugün içinde farklı kıpırtılar uyandıran başka bir durum daha vardı. Fırtına konağına gidecek, Şirin'i görecekti ve nedense bu durum onu heyecanlandırıyordu. Düğünün yaklaşıyor olması kız kardeşi yüzünden içine sıkıntılar salsa da kendi payına düşen sorumlulukları yerine getirmeye çalışıyordu. Alışverişte nişanlısına verdiği sözü yerine getirmekte kararlıydı ve bu nedenle düğün öncesi resmi nikah işlemlerine başlamak istiyordu. Öğrendiği kadarıyla birkaç belge ile bir hafta içinde bile gün almak mümkündü ancak bu belgelerin bir kısmını elde etmek için Şirin'e ihtiyacı vardı.
Kasabada birçok yere yürüyerek gidilebiliyordu ve Ahlas da uzun süredir nefes alıp kendi düşünceleriyle baş başa kalamadığı için okuldan kuzeninin iş yerine kadar yürümeyi tercih etmişti. Dönümlerle arazinin ve tarlaların sahibi olan Mervani ailesi tarım işiyle uğraşıyordu ve tüm bunların idaresi şu an Ahlas'ın önünde durduğu iki katlı ofiste yapılıyordu. Kapıdaki güvenlik görevlisine başıyla selam verip içeriye geçtiğinde daha önce buraya gelmediği için bir süre bulunduğu ortamı inceledi ve sonrasında kuzenini arayıp haber vermesi gerektiğni düşünerek telefonunu çıkardı. Kısa bir telefon görüşmesinden sonra Ali ikinci katın merdivenlerinden inerek kuzenini karşıladı.
"Hoş geldin, kardeşim. Nasılsın?"
"İyiyim çok şükür, sen nasılsın? İşler nasıl gidiyor?"
"Şükür, her şey yolunda. Hadi gidip kahve eşliğinde sohbet edelim biraz, sen de bugün sabah olanları anlatırsın."
Beraber odaya gitmek için merdivenleri çıkmaya başladıklarında koridorda gördüğü genç delikanlıyı durduran Ali, "Bize iki sade kahve getirsene Zeki." dedi.
"Baş üstüne, ağam." diyerek elindeki tepsiyle uzaklaşan gencin arkasından, "Bana öyle seslenme demedim mi sana?" diye sitem etti, Ali.
"Bu sıfattan pek hoşlanmıyorsun." diye mırıldandı, Ahlas.
"Hoşlandığımı söyleyemeyeceğim, biliyorsun buraya dönmek bile istemiyordum."
Ali'nin odasına girip koltuklara karşılıklı oturduklarında Ahlas sohbeti devam ettirmeye çalıştı.
"Neden burada kaldın peki?"
Ali gözünün önünden film şeridi gibi geçen anılarının verdiği o garip hisle derin bir iç çekerek kuzenine döndü.
"Aşk... Çok güçlü bir duygu. Yıllardır kendime verdiğim tüm sözleri çiğneyip atmama sebep olacak kadar, bu topraklara karşı besleyip büyüttüğüm nefret ve kini silip atmama sebep olacak kadar güçlü."
"Daha önce senden böyle laflar duymamıştım, heleki aşkından bahsettiğini hiç hatırlamıyorum."
"Sen edebiyatçı adamsın, ağzın iyi laf yapıyordur, işin bu hep yapıyorsun ama bizde işler öyle değil. Eşime, çocuklarıma güzel sözler söylemekten hiç çekinmem. Yine de bazı şeylerin özellikle insanı derinden sarsan böyle güçlü duyguların herkesin yanında dile getirilmesinden yana değilim, bunlar özel şeyler ve sadece ömrümü paylaştığım kadınla aramda kalmasını uygun görüyorum, hepsi bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |
Fiksi Umum❣Yaralı Kalpler Serisi 1 ✨Aşkın dili başkadır... Eziyetli, şiddetli, vurdulu, kırdılı bir ağa hikayesi değil bu. Bu iki kalbin zorlandığı hayatta mutlu olmaya çalışma çabasını anlatan bir hikayedir. *Not: Baş karakterimiz Ahlas bir ağa değildir. Ş...