Lisan-ı Aşk
19.bölüm
Şüphe
İyi okumalar!
Gözünü ayırmadığı fırına yaklaşıp şeffaf pencereden emin olmak için son bir kez kontrol etti, genç kadın. Kenarda duran eldivenleri alıp dikkatli bir şekilde fırının kapağını açtı ve sabahtan beri bin bir emekle yaptığı baklavaların olduğu tepsiyi alıp masada ayırdığı yere koydu. Hazır ettiği şerbeti alıp üstünde gezdirirken yemek için sabırsızlandı. Dün gece aklına düşen baklava fikri ile gözüne doğru dürüst uyku girmemiş sabahı zor etmişti. Kahvaltı yapılıp sofra toplandıktan sonra kendini mutfağa atmış evin yardımcısı Kader'den birkaç ufak yardım almak dışında her şeyi kendisi yaparak baklava pişirmişti.
Fırat'ın konaktan gidişinin üstünden haftalar geçmişti. Ahlas Ali ile konuşmuş, haberleri olmadığını söyleyip Şirin'in içini rahatlatmıştı. Karı koca bu noktada esas sorun çözüldüğü için konaktan taşınmaktan vazgeçmişlerdi. Bu kararlarında Ali ve Selin'in kalmalarında ısrar etmelerinin de büyük bir etkisi vardı. Üstelik Şirin kalabalık bir ailede büyümüştü ve konakta hep beraber yaşama fikri onu daha rahat hissettiriyordu.
O olaydan sonra Ahlas'la aralarında olan tüm mesafeler kapanmış epey yakınlaşmışlardı, özellikle yürekleri onlar fark etmese de çok yol katetmişti, birbirlerine karşı. Artık baş başa daha çok vakit geçirmeye başlamışlardı. Şirin'in iş dönüşü Ahlas'ı kapıda yüzünde gülücüklerle karşılaması dışında karşılıklı uzun süren sohbetler ediyor, birbirlerinin yüreğini okşayan laflar söylüyor, birlikte gezmeye gidiyor, tatlı tatlı atışıyor, yeri geliyor birlikte olup özlem gideriyorlardı. Ahlas'ın kız kardeşine duyduğu özlemin arttığı, o konakta nasıl hayat sürdüğü ile ilgili içten içe kendini yediği zamanlar da oluyordu ancak Şirin bu aralıkları usta bir şekilde yönetmeyi öğreniyordu. Hatta bizzat Göknur'u aradığı, dertleşmeye çalıştığı zamanlar da vardı.
"Şirin!" diye ona seslenen Selin'le düşüncelerinden sıyrılıp ona doğru döndü.
"Selin yenge... Bir şey mi istemiştin?" diye sordu.
"Baklavayı sen mi yaptın?" derken mutlu bir şaşkınlık vardı yüzünde.
Elindeki tabağa biraz baklava koymaya çalışan genç kadın utanarak, "Evet, ben yaptım. Sen de ister misin?" diye sordu.
"İsterim tabi. Ellerine sağlık, kokusu bile müthiş."
"Teşekkür ederim, yenge." derken başka bir tabak çıkarmıştı bile.
Şirin bir tepsiye iki servis hazırlarken Selin de çay koymuştu ikisine. Baklava çay ikilisi eşliğinde sohbet etmeye karar verdiklerinde Şirin konaktakilere de baklava dağıtılmasını ve yapımında emeği bulunan Kader'in de yemesini rica edip Selin'le birlikte yukarı kata çıktı. Çok sık kullanılmayan misafirlere ayrılmış oturma odasına geçtiklerinde Selin kısa bir süreliğine odadan ayrıldı. Geri geldiğinde elinde dolu bir poşet vardı.
"O ne öyle yenge?" diye merakla sordu, Şirin.
"Kış neredeyse geldi. Dilşah'a ördüğüm kazağı bitirmek istiyorum, kızım güzelce giyebilsin diye."
Şirin'in yüzünde geniş bir gülümseme oluştu. Selin'in getirdiği poşetten çıkan, daha tamamlanmamış kazağa baktığında içi gitti.
"Çok tatlı görünüyor. Ellerine sağlık."
"Sohbet ederken bir yandan elim boş durmasın dedim."
"İyi yapmışsın, abla."
Şirin artık daha fazla bekleyemeyeceğini fark edince uzanıp kendi tabağını kucağına aldı ve hasretinde olduğu baklavalarına kavuştu. Onun bu haline tebessüm eden Selin malzemeleri alarak örgüsüne kaldığı yerden devam etmeye başladı. Zaman geçerken aralarında sıradan bir sohbet başladı. Havalardan, evdeki düzen ve eşyalardan, kıyafetlerden, ailelerden, çocuklardan ve daha çok başka şeylerden konuştular. Sohbet uzadı, laf lafı açtı ve Selin nihayet dayanamayıp günlerdir merak ettiği o soruyu sormaya karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisan-ı Aşk |❣Yaralı Kalpler Serisi 1 |
General Fiction❣Yaralı Kalpler Serisi 1 ✨Aşkın dili başkadır... Eziyetli, şiddetli, vurdulu, kırdılı bir ağa hikayesi değil bu. Bu iki kalbin zorlandığı hayatta mutlu olmaya çalışma çabasını anlatan bir hikayedir. *Not: Baş karakterimiz Ahlas bir ağa değildir. Ş...