Nefes..
Nefes neydi, nereden alınırdı ya da nasıl verilirdi?
Tüm bunları yitirdiğim o noktadaydım. İçime çektiğim soluk ciğerlerimde takılı kalmış, bütün yaşamsal yetilerim bir anlığına durmuştu.
Kapalı göz kapaklarımı korkuyla aralayıp başımı kaldırdığımda ensemden soğuk terler akmaya başlamıştı.
Korku, hayatım boyunca çok tattığım bir duygu değildi, şimdiyse iliklerime kadar hissediyordum. Bütün bir ömürlük kotamı şu an harcıyordum sanki. Karşımdaki kızın solan gülümsemesi ve şaşkınlıkla açılan gözlerini gördüğümde, korkuyu yaşıyordum.
"O-oppa?"
İnce ancak şaşkınlıkla ağzına kapattığı eli yüzünden boğuklaşan ses ile yutkunmuştum. Utanç bedenimi esiri altına almış, saklanacak delik arıyor haldeydim. Benim aksime Yoongi, Dahyun'un sesini duymasıyla tuttuğu nefesi serbest bırakmış, arkasına dönerek ona bakmıştı.
"S-siz ne yap-oha!"
Yoongi'nin önümden çekilip yerden az önce çıkardığı gömleğimi üzerime geçirmesiyle yeniden şaşkınlığa gömülmüştü kız kuzenim, ve en az onun kadar ben de. İçinde bulunduğum duruma çok zıt olsa da sıcak bir şeyler yayılmıştı içime. Sırıtmamak zordu.
"Hiçbir şey görmedin, duymadın, bilmiyorsun Dahyun." Yoonginin epey umursamaz çıkan sesiyle Dahyun'a söyledikleriyle gözlerimi belerterek ona bakmıştım.
Az önce sevgilisi olmasına rağmen üvey kuzeniyle uygunsuz bir şeyler yaşarken gerçek kuzenine yakalanmış biri olmasına rağmen fazla rahattı.
"Oldu başka? Gayette gördüm, duydum, biliyorum. Ne yapıyorsunuz siz?" dedi Dahyun şoku üzerinden atıp bize doğru gelirken. Ben, Yoongi'nin aksine çok korkutuyordum, utanıyordum. Başımız çok fena derde girebilirdi.
"Ne gibi duruyor." Dahyun'un yerine ben sinirlenmiştim Yoongi'nin bu rahat tavrına. Elimi beline atarak hafifçe etini sıktığımda 'ne oldu' der gibi bakmıştı. Bu kadar açık sözlü olunmazdı ki.
"Hiç hoş şeyler yaşanmış gibi durmuyor fakat bunları şimdi konuşmayacağız. Gidin üzerinizi giyinin, herkes burada olur birkaç dakikaya. Kaçışınız yok sonra konuşacağız sizinle." Dahyun psrmağını sallayarak tehditvari konuşmasının ardından bize, beni daha da geren bir bakış atıp girdiği kapıdan geri çıkmıştı.
Derin bir nefes vererek sıkıntıyla saçlarımı geriye ittim. Göz ucuyla Yoongi'ye baktığımda çıplak sırtını duvara yaslamış öylece durduğunu gördüm. Hemen yanında durup duvara yaslandım ben de onun gibi.
"Ne yapacağız?" dedim sessizlik derinleşirken. Bana bakmadan omuz silkti.
"Bir şey yapmayacağız, ne yapabiliriz ki?" söyledikleriyle öfkeyle ona çevirdim vücudumu.
"Yoongi sen ne olduğunun farkında mısın? Az önce resmen basıldık!" sesim fazla yüksek ve öfkeli çıkıyordu, kontrol edemiyordum ki edecek halde de değildim. Umursamazlığı beni deli ediyordu.
"Hiçbir şey olmayacak, Dahyun kimseye bir şey söylemez." bedenini duvardan ayırıp yerdeki tişörtünü giymeye başladığında alayla güldüm.
"Nasıl bu kadar eminsin? Birilerine söylerse ne olacağının farkında mısın sen?" omzunu sarsarak bağırdığımda öfkeyle başını kaldırıp gözlerime bakmıştı.
"Evet, farkındayım! Ve tüm bunları göze aldım." diye çıkıştığında donakalmıştım. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alarak elini yanağıma koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
since our childhood, sope✓
Fanfiction"Nefret ettiğini biliyorum benden hyung, çocukluğumuzdan beri." 'yoonseok