Evde daha önce hiç görmediği bir kargaşaya şahit oluyordu minik beden. Şaşkınca bir oraya bir buraya dolaşan ailesini izliyordu.
Alt dudağını sarkıtarak telefonda konuşan babasının paçalarına yapıştı. "Baba.."
"Bir dakika Yoongi." dedi babası saçlarını okşayarak ama bu minik bedeni durdurmak için yeterli değildi. Bir kez daha babasını dürttü.
"Baba." dedi heceleyerek. Babası telefonu kapatarak eğildi ve oğluyla yüz yüze geldi.
"Efendim oğlum?" dedi şefkatli gülümsemeyle. Dudaklarını büzdü minik Yoongi.
"Neden annemler böyle?" dedi kargaşayı ima ederek.
"Yeni bir kardeş geliyor." Yoongi hayretle babasına baktı.
"Ne? Annem bebek mi getirecek?" dediğinde babası kahkaha atmıştı.
"Hayır öyle değil, Namjoon ve Seokjin gibi düşün. Min Ji halanın yeni bir oğlu olacak." diye açıkladı babası küçük oğluna.
"Oh bebek mi gelecek, minicik." baş ve işaret parmağını birbirine yaklaştırarak sordu.
"Minik ama o kadar değil, Namjoon kadar." Yoongi kaşlarını çattı.
"Baba çocuklar bebek gibi gelmez mi? Namjoon biraz büyük." dedi şaşkınlıkla. Yeni yeni şeyler öğreniyordu.
"O özel bir çocuk." babası son sözüyle kalktığında minik kendi kendine mırıldandı.
"Özel.. ama neden?"
Şimdi heyecanla bekliyordu Yoongi. Özel bir çocuk gelecekti. Yedi yıllık hayatında ilk defa böyle bir şey duymuştu. Eğer özel çocuksa ilginç bir şeyler olmalıydı.
Kısa bir zaman sonra araba geldiğinde herkes bahçeye çıkmıştı. Yoongi de yavaş adımlarla bahçeye çıkıp kapının önünde beklemeye başladı.
Arabanın içinden halası, eniştesi çıkmıştı. Ama çocuğu göremiyordu çünkü etrafını sarmışlardı.
Yoongi sabırsızlıkla beklemeye başladı. Bir anda tiz bir ses duyduğunda yüzünü buruşturdu. Çocuk ağlıyor muydu? Özel çocuklar da mı ağlardı?
Min Ji halası eğilip çocuğu kucağına aldığında şaşkınlıkla açılan minik gözlerini çocukta gezdirdi. Normal birine benziyordu.
Sadece çok yüksek sesle ağlıyordu.
Kaşlarını çatarak halasına doğru ilerledi. Yoongi'nin gidişiyle halası çocuğu göstermek amacıyla eğilmişti. "Bak Yoongi, bu Hoseok."
Yoongi gözleri kapalı bir şekilde ağlayan kendisinden daha minik bedene baktı. Sahi hani Namjoon kadardı? Bu baya küçüktü, Jimin kadar duruyordu.
Ama hâlâ bir özelliğini görememişti, normal, sevimli bir çocuktu işte.
Tombul elini uzatarak tuhaf bir şeye dokunur gibi çocuğun yanağına dokundu. "Ağlama çocuk."
Dokunuşuyla birlikte ağlayan beden gözlerini açarak kızarık gözleriyle karşısındaki bedene baktı.
İki şaşkın çift göz birbirine bakıyordu şimdi.
Kediyi andıran suratı ve öne uzattığı dudakları komik gelmiş olmalıydı ki küçük olan kendisine şaşkın şaşkın bakan bedene kıkırdamıştı. Böylece annesi dahil herkes rahat bir nefes almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
since our childhood, sope✓
Fanfiction"Nefret ettiğini biliyorum benden hyung, çocukluğumuzdan beri." 'yoonseok