"Hoseok-ssi!"
"Hayır ben değil, lütfen.." ağlar gibi konuşmam diğerlerini güldürmekten başka bir işe yaramazken çaresizce bardağı elime aldım.
"Hepimiz içtik sıra sende hadi." dedi Dahyun gıcık bir ifadeyle, göz devirdim.
"Ben oynamıyordum bile!" itiraz etsem de uslu uslu kafama dikmiştim zehir gibi içeceği. Bir anda tek seferde içmemle destekleyici çığlıklar ve alkış sesleri yükselmişti. Çenemden akan sıvıyı ceketimin koluna sildim. İğrençti tadı.
Jeongyeon'ların yarın gidişi üzerine son kez Minho hyungun mekanında toplanmıştık. Seokjin hyungun ortaya attığı fikirle doğruluk mu cesaret mi oynamaya başlamışlardı. Klasik şekilde cevap vermeyenler shot atıyordu, yaşı yetmeyenler -ki onlar Jimin ve Dahyun oluyordu- Minho hyungun getirdiği iğrenç alkolsüz içeceği içiyorlardı.
Ben oyuna ilk başta katılmasam da bir anda kendimi oynarken bulmuştum. Nasıl olduğunu anlamasam da çok büyük hataydı. Alkol eşiğim yüksek değildi ve şimdiden üç shot atmıştım, kafam hafiften güzelleşmişti.
"Çeviriyorum." Minho hyung ortadaki sehpanın üzerindeki cam şişeyi uzunca çevirdi. Nihayet durduğunda arkası Yoongi'ye ucu ise arkası ise Namjoon'a dönmüştü.
"Ben soruyorum!" dedi Namjoon neşeyle. Oyun başladığından soru sormayı bekliyordu ve bir türlü denk gelmemişti, sonunda istediğine kavuşmuşmanın sevincini yaşıyordu.
Yoongi kollarını birbirine bağlayarak başını salladığında bakışlarımı karşı çarprazımda oturan bedenine yönelttim. Loş mor ışıklar ilk üç tanesini iliklediği gömleğinden belli olan tenine ve yüzüne vuruyordu. Siyah saçları uzamış neredeyse gözlerini örter olmuştu. İki shot atmıştı şimdiye kadar, dudakları ve yanakları hafiften kızarmıştı.
Her zaman çok öpülesiydi ama şu an çok başkaydı, çok fenaydı..
Yoğun bakışlarımı hissetmiş gibi gözlerini bana değdirdi. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. Emin değilim ama dudağının kenarı havaya kıvrılmıştı, o kadar küçüktü ki gülümsemesi göz yanılgısı bile olabilirdi.
Gözlerini üzerimde fazla tutmadan yeniden Namjoon'a dönmüştü. Ben de yüz ifademi düzeltmeye çalıştım. Bakışlarımla bu kadar belli etmemeliydim. Eğer biri ona olan bakışlarımı farketseydi yapacak açıklamam olmazdı, çok belli ettiğimin farkındaydım.
"Doğruluk mu cesaret mi?" diye sordu Namjoon.
Yoongi çok fazla düşünmemişti. "Doğruluk." cevabıyla Namjoon hınzır bir gülüş sunmuştu.
"Güzel, hazır Jeongyeon buradayken onunla ilgili güzel bir şey sorayım.." dedikten sonra bir süre düşündü. Herkes merakla soracağı soruyu bekliyordu, çünkü çok ciddi bir soru düşünüyor gibi duruyordu.
"Bazen Jeongyeon ile ara veriyorsunuz ilişkinize. Hiç öyle bir zamanda biriyle birlikte oldun mu?" sorduğu sorunun saçmalığıyla gülmemek için kendimi zor tuttu. Kim dürüst bir cevap verirdi ki bu soruya?
Yoongi bir süre kaşlarını kaldırarak öylece düşündü ardından Jeongyeon'un merakla cevap bekleyen gözlerine baktı. Derin bir nefes aldığında vereceği cevaptan korkmaya başlamıştım.
"Evet." demesiyle öncelikle Namjoon olmak üzere herkes kınar gibi sesler çıkarmıştı. Doğrusu cevabı beni de şaşırtmıştı.
Bu aralar Yoongi Jeongyeon'a karşı eskisinden çok daha uzaktı. Ben, beni geçiştirmek için söz verdiğini sansam da o gerçekten arasına mesafe koymuştu Jeongyeon ile. Ara ara Jeongyeon ona temas etmeye çalışsa bile kendini geri çekiyordu. Öyle anlarda gülümsemeden edemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
since our childhood, sope✓
Fiksi Penggemar"Nefret ettiğini biliyorum benden hyung, çocukluğumuzdan beri." 'yoonseok