a come back

185 30 12
                                    

"Hoseok Tanrı aşkına git şuradan ya, enerjimi söndürdün yemin ederim. Bakışlara bak ölü gibi." diyen Namjoon'la dudağımı sarkıtarak kollarımı birbirine bağladım.

"Cidden ne oldu sana? Ne bu halin?" dedi Seokjin hyung da ona katılarak. Omuz silktim sadece.

Yoongi tam üç gündür evde değildi. Bir arkadaşının düğünü için Seul'e gitmişti sanırım. Bir sabah gözümü açtığımda onu evde bulamamıştım. Bana veda bile etmeden gidivermişti.

O gittiğinden beri hiçbir şey yapasım yoktu. Onun her şeyim olduğunu söylerken yalan söylemiyordum. Sanki o yokken yemek yemek, su içmek, konuşmak çok daha zor ve anlamsızdı.

Çok özlemiştim..

Ve aklıma kötü şeyler de geliyordu. Mesela dayıma ve yengeme sorduğumda evlenen arkadaşı Jeongyeon ile ortak arkadaşıydı. Orada karşılaşmış olabilirlerdi hatta muhtemelen birlikte gitmişlerdi. Hayır Yoongi'ye güvenmediğimden değil zaten ikisinin arkadaştan öte olamayacağını anlamıştım ama çok fazla düşünmek bana iyi gelmiyordu ve saçma da olsa bu ihtimalleri düşünmekten kendimi alamıyordum.

Onsuzluk bana hiç yaramamıştı..

"Yoongi oppa gittiğinden böyle o." Dahyun'un aniden ağzından çıkan, gülerek söylediği şeyle sinirle ona bakmıştım. Bakışlarımı fark ettiğinde gülen yüzü hemen düştü endişeyle.

"Ne alaka?" dedi Seokjin hyung anlam veremeyerek. Ah Dahyun..

"Yani demek istediğim Yoongi oppa çok pozitif ve enerjik biri, o gidince Hoseok'un enerjisi düştü, değil mi?" Dahyun'un kırdığı potu toparlamak için söylediği saçmalıkla ayağımdaki sandaleti kafasına fırlatasım gelmişti, ona yakalanmak en başından büyük hataydı.

"Yoongi hyung ve enerji?" dedi Namjoon hayretle. "Saçmalık."

"Hayır tabi ki de o yüzden değil, bir arkadaşımın babasının öldüğünü duydum da biraz üzüldüm.." dedim işleri biraz toparlamaya çalışarak. Yalan ağzıma yuva yapmıştı.

Tanrı affetsin.

Namjoon ve Seokjin hyung üzgün sesle geçmiş olsun dileklerini ilettiklerinde yavaşça başımı salladım.

"Yoongi demişken onunla konuşan var mı aranızda?" Seokjin hyungun sorduğu soruyla kimsenin ağzından bir şey çıkmamamıştı. İlk gün trip atmak için onu hiç aramasam da ertesi gün dayanamayıp aradığımda ulaşamamıştım. Belli ki ulaşamayan tek kişi ben değildim

"Eşek arkadaşlarının yanına gidince unuttu bizi." modum şimdi daha da çok düşmüştü. Ne yani Yoongi unutmuş muydu beni?

"Yok telefonu evde onun." dedi Namjoon biraz çekinik sesle. Kaşlarımı çattım. Bundan haberim yoktu.

"Ne, neden?" diye sordu Jimin merakla.

"Valla orasını ben de bilmiyorum ama bugün yarın gelir herhalde."

Tamam, en azından telefonu burada olduğu için açmamıştı.
Sanırım beni unutmamıştı. Belki. Sıkkın bir nefes alarak hafif kumlu elimi çırparak ayağa kalktım. "Ben artık eve gideyim güneş batmak üzere." dedim oturmaya devam eden kuzenlerime.

"Seninle geleyim mi, yalnız kaybolabilirsin." Seokjin hyungun teklifiyle başımı olumsuz anlamda salladım. Normalde Yoongi'yle eve döndüğüm için endişelenmezlerdi ama bu sefer yalnızdım..

"Yok hyung gerek yok. Size iyi akşamlar." gülümseyerek elimi salladım ve eve doğru yürümeye başladım. Yolları bazen karıştırsam da küçücük kasabaydı işte eninde sonunda eve giderdim.

since our childhood, sope✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin