Bazen insan kendini hiç düşünmediği durumlarda bulabiliyordu. Asla olmaz, dediğimiz şeyler öyle bir karşımıza çıkıyordu ki şaşkınlık içinde kendimizi o durumda bulabiliyorduk.
Bir ay öncesine kadar düşünemezdim beni sevmediğine adım kadar emin olduğum adamla öpüşeceğime. Ya da onun sevgilisiyle aynı çatı altında kalabileceğime.
Düşündüğümde çok komik bir durumun içindeydim. İzlerken bir süre sonra kendimi bunalmış hissettiğim dram filmlerine dalmıştım sanki. Asıl sorun ise olduğum karakterdi. O aptallığına saydırdığım, aşkı için kendini yıpratan aşık rolünü üstenmiştim bu hikayede.
Üzgündüm ama pişman değilim. Eğer aşkım taze olsaydı kahrolurdum belki ama yıllanmış bir sevdaydı benimki. Bir günlük, iki günlük değildi. Köklerini çocukluğuma, ergenliğime salmıştı. Hayatımın her anında kalbimde taşımıştım.
Öyleyse suçlu olan ben mi oluyordum? Jeongyeon'a hata yapan ben miydim? Değildim. Yıllarca öpmek istediğim dudakları öperken suçlu kesinlikle ben değildim.
Dün gece onu öperken de şimdi de pişman değildim. Aksine dudaklarımda tebessüm belirtileri, gözlerimde kaybettiğim umutların yeniden yeşermesinin parlaklığı vardı.
"Hyung! Neden sırıtıp duruyorsun?" omzuma sertçe vurulan yumrukla gözlerimi kırpıştırarak omzumu ovaladım.
"Ne oldu ya?"
"Sabahtan beri bir şeyler anlatıyorum ama sırıtıp duruyorsun!" diye bağıran Jimin ile kulağımı kapatmak istemiştim. Sesi biraz tizdi, sadece biraz.
"Biraz kafam dağınık, özür dilerim." dediğimde yerdeki çimleri yolmayı keserek kaşlarını havaya kaldırıp bana çevirdi bedenini.
"Sen.." dedi çekik gözlerini yüzümde gezdirip küçük işaret parmağını bana doğru çevirirken. "Dün böyle değildin, ne oldu bir gecede?"
Gözlerimi kaçırarak dudağımı ıslattım. Yoongi hyung ile öpüştüm diyemezdim ki. İnsanların gözünde üvey kuzenden başka bir şey değildik. Hem Jimin, hâlâ Yoongi hyung ile aramızın bozuk olduğunu düşünüyordu.
"Hiç, ne olabilir ki?" dedim omuz silkerek yalandan gülücük saçıp ancak yüz ifadesi değişmemişti.
"Hyung, bana güvenmiyor musun? Sen ve Yoongi hyungta bir şeyler var. Yeniden mi kavga ettiniz? Ama mutlu gibisiniz.. kafam karıştı, anlatsana işte." dediğinde omuzlarımı düşürerek sıkkın bir nefes verdim. Zeki olmasından nefret ediyordum. Her şeyi çözebiliyordu. Beni iyi tanıması ise hiç yardımcı olmuyordu.
"Bak.. nasıl anlatsam bilemiyorum ki." dediğimde gözlerini kısarak gözlerime bakmıştı.
Bu ifadesi beni korkutuyordu. Anlatsam çok yanlış anlayabilirdi beni. Belki de yargılardı ki o zaman diyecek bir şeyim de olmazdı.
"Hoseok hyung bugüne kadar her zaman seninleydim. Hiçbir zaman yaptığın şeyleri yargılamadığımı biliyorsun. Benim için örnek alınacak kişiydin her zaman. Şimdi de ne olursa olsun yanında olacağım. Kendini yemeyi bırak, içini dök." sakin sesi ve elimi tutan minik elleri gözlerimi doldurmuştu.
"Pekala.." derin bir nefes alarak kendimi hazırlamaya çalıştım. Ona güceniyordum. Belki ona anlatmak beni rahatlatırdı
"Yoongi hyung ve ben, şey.. öpüştük." Jimin'in gözlerindeki şaşkınlığı gördüğümde başka yöne bakarak boğazımı temizledim. "Daha önce de yapmıştık."
"Sen ve o.. sevgili misiniz? Peki ya Jeongyeon noona?" dediğinde iç geçirerek başımı salladım.
"Hayır. Ben, ben bilmiyordum Jeongyeon'u. Jimin benim Yoongi hyunga olan ilgimi biliyorsun." başını salladığında devam ettim. "Jeongyeon ile ayrıldığında biraz yakınlaştık ama gelmesiyle Yoongi hyung bir anda benden uzaklaştı ve dün gece de öptü işte." dedim bir çırpıda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
since our childhood, sope✓
Fanfiction"Nefret ettiğini biliyorum benden hyung, çocukluğumuzdan beri." 'yoonseok