Elimde orta boy bir valizle, nefret ettiğim evlilikten kalan hatıralarla dolu eve girerken içimde kara bulutlar oluşuyordu.
Bahçesi bile ne kavgalarımıza şahitlik etmişti, bir kez bile el kaldırmasam bile o kadar çok bağırırdı ki öldürüyorum sanırdı duyan. Benden yaşça büyüktü Asiye hanım, evinin son kızı.
Aileler arası husumet bitsin diye evlendirildik, ikimizde birbirimizi gram sevmemiştik. Husumet bitti ama bizim ömrümüz de ziyan oldu, evlatlarımız olduktan sonra duruldu Asiye hanım.
Tek derdi evlatlarımız ve onların mutluluğu oldu. Üç evlat, iki kız ve bir erkek. Hepsi gözümün nuru, ilk oğlumuz doğdu, sol kaşının üstünde aynı benim gibi doğum lekesi vardı. Yaprağa benzetirdim hep.
Kızlar doğduktan sonra, ikiz kızlarımız, evde gerçek aile rolü yapmaya başladık.
Gün geçtikçe daha kolay geliyordu, ta ki çocuklar evlenip yuvadan uçana kadar. Asiye hanım tekrar zehrini akıtmaya başlamıştı, artık duymazdan geliyordum sözlerini.
Meğerse sevdiği varmış yıllar önce, beni istemediğini biliyordum ama sebebini bilmiyordum. Bunu haykırarak söyledikten tam üç gün sonra gözlerini kapatmıştı bu dünyaya.
Anıları ardımda bırakıp evin içine girdiğimde koltukta masumca uyuyan bedeni gördüm. Dudaklarım kıvrılırken eğilip yüzünü izledim bir süre, koyu renkli dudakları öne doğru büzülmüş ve hafif aralıktı.
İçimden bir şey kopup gitti masumluğu yüzünden, parmaklarımın tersiyle yüzünü okşadım hafifçe. Dudakları kıvrılıp geri düzeldi, sonra tekrar kıvrıldı.
"Masum olduğunu bilsem bile seni bırakamayacağım galiba Akın bey."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Ateşle
Aktuelle LiteraturTorununun suçu yüzünden kaçırılan Akın Kaçırdığı adama umutsuzca aşık olan Devran