Suratımda patlayan tokatla nefesim kesilirken sağ tarafıma doğru sendeledim, yüzümün sol tarafı cayır cayır yanıyordu. Beş parmağının izi çıkmıştı kesin, hatta dilimde kan tadı vardı.
"Bir daha... hiç bir şekilde... bana bir metreden fazla yaklaşma... sakın... canını yakarım Devran reis." Beni sıkılı dişleriyle azarlarken gözlerindeki bakış delirmiş bir hal almıştı.
"Yapamam, yapmak istemiyorum ayrıca. Bundan sonra, sen bana alışana kadar, beni isteyene kadar dibinden ayrılmaya niyetim yok. Beni kabul ettiğin gün ise benim bu dünyada cenneti tattığım gün olacak."
Kendimden emin konuşmama karşı elinin tersiyle dudaklarını silip sinirle yere tükürdü. Bana tiksinerek bakması sinirimi tepeme çıkartsa bile bir daha asla ona el kaldırmayacaktım.
"O gün gelirse kendimi seve seve öldürürüm, ben bugüne kadar tek bir kişiyi sevdim. Ölmüş olması bir şeyi değiştirmez, hala onu seviyorum. Hep onu seveceğim."
Sözlerini bir bıçak gibi kullanıyor, her kelimesinde kalbime derin bir yara bırakıyordu. Boğazımda büyüyen yumruyla yutkunmaya çalışsam bile becerememiştim.
Gözlerim garip bir şekilde yanıyordu, ağlamak istesem bile ağlayamıyordum. Elimi saçlarıma atıp sertçe çektim, gerçek bir acı sözlerinin acısını unutturabilirdi belki de.
Öfke bile duyamıyordum sadece acı vardı, yürek acısı dedikleri buydu galiba. Kalbimden mideme inen bir yanma hissettim, ardından yoğun bir mide bulantısı beni iki büklüm bıraktı.
Hızla doğrulup lavaboya zor attım kendimi, içimde ne varsa çıkartırken uzun zaman sonra ilk kez gözlerimden süzülen yaşları hissettim. Arkama uzanıp kapıyı kilitledikten sonra klozetin önüne oturup sakinleşene kadar, belki de dakikalarca durmadan ağladım.
Açtım, midemdeki herşeyi kustuğum için ağzımda iğrenç bir tat vardı ve herşeyden önemlisi gerçekten sevdiğim ilk kişi tarafından acımasızca reddedilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Ateşle
General FictionTorununun suçu yüzünden kaçırılan Akın Kaçırdığı adama umutsuzca aşık olan Devran