Sabah ilk kez pişen yemeklerin kokusuna uyandım, hafif kaslı vücudumu iyice gerip esnerken onaylayan mırıltılar çıkartıyordum. Bir şeyin düşme sesini duyana kadar tembel tembel gerindim.
"Uyan-uyandırmaya gelmiştim." Hafif kekelemesiyle açıktaki vücudumu süzen fırtınalı gözlerine takıldı gözlerim.
Kendimi kontrol ettiğimde boxerım aşağı kaymış, üstüm zaten çıplaktı. Kızaran kulaklarına rağmen hala bakıyor olması heyecanlanmama neden oldu ve yavaş yavaş sertleşmeye başladım.
Gözlerimiz birbirini bulmadan önce özellikle oraya bakıp bir nefes çekti. Bir şey diyecek gibi ağzını açtı ama geri kapattı ve hızla arkasını döndü. Gözden kaybolmadan önce titrek sesiyle söyledikleri gülümsememi sağlamıştı.
"Üstünü giyinmeden sofraya gelme sakın, koskoca adam tövbe tövbe." En azından vücudumu beğendiğini bilmek bile beni mutlu etmişti.
"Eline sağlık, harika kokuyor." İnce bir tişört ve eşofman giyinmiş sofraya oturmuştum. Hamur kızartmalarını getirdiğinde dudaklarım kıvrıldı, menemen de vardı.
Çayları doldurup onun bardağına yarım kaşık şeker attım, öyle seviyordu. Bana buruk bir tebessümle bakıp çayından bir yudum aldı, gözlerimi üstünden çekmek istemiyordum.
"Hadi yesene, teşekkür için bu. Bir daha bulamazsın." Gülerek hamurdan bir tanesini elime aldım, çıtır çıtırdı.
Sakin bir kahvaltı sonrası dem bitene kadar karşılıklı çay içtik, ben onu izledim o gülleri. İçimde hiç tanımadığım bu garip duygu daha da büyürken dikkatini çekmek için adını söyledim. Normalde bey getirirdim sonuna ama dilimden kopmamıştı bey lafı.
"Akın..." kısa bir şaşkınlıkla bana baktıktan sonra bir 'hmm' döküldü dudaklarından.
"Zamanı gelince bana bir şans verebilir misin, hemen demiyorum ama beklerim seni. Bilmem gerek, gönlüne girmemin bir yolu var mı?" Başını öne eğmeden önce yanaklarına yayılan kızarıklığı fark ettim.
"Gönlüme girmenin yolunu çoktan bulduğunun farkında bile değilsin, Devran reis gönlümün kilidini ancak bir şey açabilirdi." diyerek güllere baktı.
Güllerin onun için bu kadar büyük bir anlamının olduğunu bilsem de, kalbindeki buzların hemen erimesi beni şaşkına çevirmişti. Belki de onun için olan çabamdı bu buzları eriten.
Ayağa kalkıp önünde diz çöktüm, elini elime alıp dudaklarıma götürdüm. Soğuk ellerini nazikçe öpüp gözlerine baktım.
"O zaman artık kendimi tutmama gerek kalmadı, Akın." Dudakları aralandığı an dudaklarına kapandım ve ilk kez birini öptüğüm için nefesim kesildi. Karşılık verdiğinde ise kalbim mutluluktan patlayacak gibi oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşe Ateşle
General FictionTorununun suçu yüzünden kaçırılan Akın Kaçırdığı adama umutsuzca aşık olan Devran