11: this world is not the place for innocents

198 11 264
                                    

Not: bu bölüm fazla uzun ve bir çok kişinin pov'nu barındırdığı için kafanız karışmasın diye üyelerin isimlerini başlamadan önce üzerilerine yazdım. Dikkat ederek okursanız sevinirim. Ve en önemlisi ilk sahne Riki'nin Ji'le çatıda bulşmasından önce gerçekleşti yani dağ evinden döndükleri gece.

Hayat zorsa dur ve gökyüzüne bak.
Kısa bir an bile olsa sonsuz.
Sen ve ben gökyüzünden az,
birbirimizden daha fazlasıyız.

Riki

Yolda yürüyen bir çocuk, arabasını süren bir şoför, yemek yapan baba, resim çizen genç kız, müzik dinleyen herhangi biri, bunu okuyan sen ve tüm insanlar. Hepimiz her an içinde kaybolduğumuz düşüncelerimizde yaşıyoruz aslında. Olduğumuz mekan ve saat fark etmeksizin durmadan bir şeyler düşünürüz. Geçmiş, gelecek, şu an veya asla var olmayan hayal dünyamızda yaşattığımız anları düşünürüz.

Geçen dağ evinde olduğumuzda, Eunchae'nin sorusu üzerine eve döndüğüm ilk anın cevabını aradım, "Riki o siyah kutuda ne vardı? Merak ettim." Giriş kapısının sağındaki komidinin üstündeki siyah kutuyu günler sonra şimdi fark etmiştim. Eve doğru dürüst geldiğim söylenemezdi zaten. Yalnız kalmayı sevmiyordum.

İnternetten alışveriş yapmayı pek tercih etmeyen biri olarak, kargo gelmesi tuhaf gelmişti. Ancak gördüğümde, bu farklı bir kargo olduğunu anlamıştım.

Öyle oldu. Kutunun ortasında yanmaktan son anda kurtarılmış, yıllara dayanan bir bej kaplamalı defter vardı.

Yedi yaşımdan beri olası tüm tehlikelere karşı hazırlıklı olmam istenmişti. Her an arkamdan çıkabilecek bir düşman büyük olasılıkla. Yediğim her yemeği kontrol eder, konuştuğum her kişiyi araştırmalı olurdum. Neyse ki bu kaderi yalnız paylaşmıyordum. Jay hyung, muhtemelen benimle aynı duruma daha fazla maruz kalan kişiydi. Sonuçta, yeraltı dünyasının en soylu ailesiydi, Cassano Park.

Bir polis ailesinde gözlerimi açıp, mafya ailesinde gözlerimi yumacaktım. Bu, benim için baştan beri kaderimdi diye düşünmekteydim.

Bu ailenin sonradan da olsa bir üyesi olmuştum. Başlarda bu durumdan nefret etsem de, sonradan olduğum durumla yetinmeyi kabul ettim. Benden daha zor hayatlar yaşayanlar vardı. James Park Cassano, bana ikinci bir baba gibi davranarak bu aileye katılmamı kolaylaştırmıştı. Beni tekrar hayatta tutmayı başaran ikinci ailem oldular.

Öz kardeşim olmamasına rağmen, Jay hyung her zaman yanımda olmuş, düştüğümde elimden tutarak tekrar ayağa kalkmamı sağlamıştı. Tüm dertlerimi dinleyip, sorunlarımı çözmeye çalışarak kardeşten öte oldu. Bu aileye sahip olduğum için minnettarım.

Bu bej kaplamalı günlük ise göründüğünden çok daha farklıydı, masum değildi. Daha ilk sayfasında, "Bir insanın ömrü bir kutuya bile sığabiliyorsa yaşamış sayılıyor mu ki?" diye başlıyordu.

Sayfaları birer birer çevirdiğimde, her satırında yeni bir gizem kendini açığa çıkarıyor, geçmişin tüm kirliliklerini kusuyordu. En sonda ise "Ben varsam, kanıt vardır. Dert ortağım günlük, sana 'sevgili günlük' diye hitap etmeyi isterdim, lakin o kadar masum değilim. Ölmeyi hak ediyorum fakat gerçekler açığa çıkmadan ölemem. Ben varsam kanıt vardır, ben varsam-" devamı yanmıştı. Ancak aralarda yazılan şarkı sözlerinin altındaki imza ve isim, her şeyi anlamama yetmişti. İpleri başkasının elinde tutulan bir kukla.

Geçmişin sırrı perde perde aralanırken, insan ne yapmalıydı? Kaçıp gitmeli miydi? Yoksa perdenin arkasında duranı göğsüne çekip sıkıca sarılmalı mıydı? Kin, nefret, gurur, aşk ve sevgi karşı karşıyayken, hangisinden vazgeçmeliydik? Veya geçmek zorunda mıydık?

broken mirrors | nishimura rikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin