Acı en tatlı halinde
karşına sunulduğunda tek çare,
onu kabul etmektir."Toplanın! Toplanın!" Gecenin bir yarısı evi kaplayan Jay'in sesiyle doğrulup, dizimdeki bilgisayarı yatağa bırakarak hızla aşağı kata indim. Mutfaktan hızla çıkan Sunoo ve Heeseung da soru dolu ifadeleriyle bana baktılar. Anlamını bilmiyorum dercesine omuzumu kımıldatıp, salona girerek diğerlerinin de gelmesini bekledik.
"Riki nerede?" diye sordum, hala eve dönmemişti, anlaşılan burada olmadığına göre. "Gelmişti ancak bahçedeyken babam aradığı için yanına gitti." dedi kısaca Jay, ve sonra hemen konuya daldı. Ondan önce gözlerim, kendini kanepeye atan abimin gözlüğünü çıkararak ovalamasına takıldı; kıpkırmızı olmuştu. "Galiba birkaç şey bulduk." İki gündür durmadan hepimiz araştırma yapıyor, tüm eski dosyaları karıştırıyorduk. Ancak henüz elimize doğru dürüst bilgi geçmemişti.
"Doğrusu, Sunghoon bulmayı başardı."
"Ne buldunuz?" Jake etrafa saçtığı gazeteleri ayağıyla kenara iterek, kanepedeki Sunghoon'un başını dizine koydu. "Yirmi yıl önce on dokuz mart'ta yayınlanmış bir haber. Ancak basit bir haber değil; yayınlandığı süre sadece on yedi dakika olmuş, sonrasında tüm her yerden silinmiş. Yani en azından öyle olduğunu sanmışlar." dedi Jay, sonunda bir bilgi bulmanın verdiği heyecanla.
"Haber eski bir Rus sitesine ait. Siteyi korumaya almışlar, saatlerimi alsa da kırıp haberi alabildim. Dedemin ismi ve diğer artık her kimse onun mektuplaşması var haberde. Ama tümüyle Rusça olduğu için hiçbir şey anlamadık. Sadece şu fotoğraf ve dedemin ismi var elimizde." Sunghoon yarı uykulu yarı yorgun sesiyle konuştu. Jake'in elini saçlarında gezdirmesi mayıştır mış olmalıydı.
"Google'dan çevirsek?" Eunchae'nin sorusuna, "Denedik ama yamuk yamuk cümleler oluştu. Bir anlam ifade etmiyor." dedi Jay.
"Rusça bilen birine çevirttirsek?" Sunoo'nun sorusuna Jungwon cevap verdi, "Riskli olabilir. Sonuçta gizli bir haber. Birileri duyarsa anında tüm gizlilik çöker."
"Peki, ne yapabiliriz?" Jake'in konuşmasıyla birkaç dakika sakin kalıp düşündük. Tabii ki, neden hemen aklıma gelmemişti. "Galiba bir yolunu biliyorum." dedim heyecanla. Herkes kafasını kaldırıp bana baktı. "Benim bir arkadaşım var."
"Senin bizden başka bir arkadaşın mı var Ji?" Sunoo'ya göz devirerek devam ettim, "Kendisiyle sosyal medyadan tanışıyoruz. Rusya'da yaşıyor ama Koreli. Okumak için orada. Eğer rica edersem yardım edebilir."
Sunoo ve Hoon'un anında çatılan kaşlarını fark etmiştim. "Kim bu arkadaş?" Arkamdan gelen sesin sahibi yanımdaki boşluğu doldurdu. "Ari, gerçek ismiyle Kim Haeri."
"Güvenilir biri mi?" diye aynı anda Sunghoon ve Riki sordu. Bazen ikisinin de aklının aynı çalışmasına şaşırıyordum. "Evet. Şüpheniz olmasın. İki yıldan fazladır tanıyorum."
"Peki, başka çaremiz yok nasıl olsa." dedi Sunoo'nun sesindeki kıskançlık ve kırılganlığı hissedebiliyordum. Çünkü ona Haeri'den hiç bahsetmemiştim. Başka bir zaman telafi etmem gerekiyordu.
"Haberi ona yollayamayız." dedi Jay. Her zamanki gibi dikkatli ve şüpheli yaklaşıyordu olaya. Bir bakıma haklıydı da sonuçta tanımadığı birisiydi ve her taraftan tehlikeli bir durumdaydık. Bay Park'ın bile haberi yoktu yaptıklarımızdan. "Kendisiyle konuşurum, eğer kabul ederse ve ayarlayabilirsek buraya gelir bir süreliğine." Yine başka bir arkadaşımı kendi çıkmazlığıma sürüklüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
broken mirrors | nishimura riki
Fanfiction"Peki, ya masum değilsem?" "Peki, ya ben de masum değilsem?" #1 nishimura #1 riki |20.08.23-20.06.24|