𝐏𝐫𝐨𝐥𝐨𝐠𝐮𝐞

629 30 74
                                    

Tetikleme Uyarısı:
mommy issues, yeme bozukluğu, yaşam kaygısı

Tetikleme Uyarısı: mommy issues, yeme bozukluğu, yaşam kaygısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

20 Ağustos, yaş 13

Batmakta olan güneşin son ışınları, rüzgarın tenime dokunan narin esintisi, kulağımda çalıp duran anlamını çözemediğim müzik ve içinde kaybolduğum karmaşık düşüncelerim...

Gözlerimin önündeki bu alışılmadık manzara, yüreğimi hoplatsa da az sonra duracak olan acılarımın ilacıydı.

Tekrardan ciğerlerim dolana kadar içime temiz havayı çektim. Yaklaşan yağmurun kokusuyla gözlerimi kapattım. Hala aniden açtığım bir listeden çalan şarkılar kulağımı dolduruyordu. Bu sefer kararlıydım, emindim, kesindi...

Ta ki buz tutmuş yüzümü çözecek olan o melodi çalana kadar. İlk kez kulağımdan başkayarak beynime dolan bu melodi ve sözler kalbime işlemişti. Saatlerdir durduğum noktada sendelememe sebep olan o şarkı şimdi buzları çözülmüş olan yüzüme yağmur damlalarıyla birlikte kendiliğinden akmaya başlamıştı.

"Olanların hiçbiri tesadüf değil
Sadece, bunu hissedebiliyorum.
Bütün bu dünya dünden çok farklı
Sadece, senin neşenle
Bana seslendiğinde
Senin çiçeğin oluveriyorum
Sanki bunu bekliyormuşuz gibi,
Canımız acıdığı kadar çiçek açmaya devam ediyoruz."

Zihnimde tekrar tekrar dolanmaya başlayan o cümleler "Olanların hiçbiri tesadüf değil.", "Canımız acıdığı kadar çiçek açmaya devam ediyoruz." Sesin de ki tını kendisiyle birlikte huzuru getirmişti. Hızlanmaya başlayan yağmurla olduğum yere çöktüm. Tek bir şarkıyla toz gibi kaybolan kararlılığım, sonrasında gelen aptalca farkındalıkla iyice güçsüzleşti, tüm vücudum sarsılarak ağlıyordum. Yalnızlığın verdiği huzuru ne kadar sevmeye başlasam da şimdi bir o kadar acı vericiydi.

"Sen kimsin de kendine kıymaya kalkışıyorsun, SENİ APTAL!" diye bağırmaya başlayan vicdanımla birlikte bu kadar çabuk pes etmeme sinirlenen kalbim, bitmeyen savaşa başlayalı çok olmamıştı.

Sonra kesilen yağmur damlalarıyla sakince kaldırdım kafamı. İşte o an, o saate ve o gün de başladı bizim hikayemiz. Yüzündeki siyah maske, üzerinde bol duran siyah ceketin kapüşonuyla sade ama şık bir görüntü veriyordu. Bir dakika bile çekmeyen o zaman da, tüm hayatımı değiştire bilmiştin.

İlk önce başımın üstünde tuttuğun siyah şemsiyeyi birkaç saniye sonra avucuma yerleştirip, hiçbir şey sormadan gitmiştin. Arkandan bakakaldığım dakikaların ardından elimde tuttuğum şemsiyeye baktım. Sonrasında avcumun içinde saklı kalan çıkartmayla o gün uzun zamandır ilk kez gülümsemeyi tatmıştım. Üzerinde siyah noktalar olan küçük sarı civciv.

#

Bu hikaye tümüyle olmasa bile bazı gerçeklikleri anlattığı için karakterlere fazla yüklenmemenizi ve sadece bir fic olduğunu unutmamanızı rica ediyorum.

Keyifli okumalar :)

Şarkı- BTS Jimin, Serendipity

Dip not: Ana dilim Türkçe olmadığı için yazım yanlışları ve b. şeylerle karşılaşmanız mümkündür. Lütfen okumadan önce dikkate alınız.

broken mirrors | nishimura rikiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin