✦ altıncı bölüm

299 52 61
                                    

mehro, hideous

Otobüs gecikmeden geldiğinde, yağmurun altında ıslanmaktan kurtuldum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Otobüs gecikmeden geldiğinde, yağmurun altında ıslanmaktan kurtuldum. Otobüs beklediğimiz durağın çatısı yoktu. Yani önceden vardı ama geçen kış şiddetli rüzgarla çatısı yerle bir olduğu için yağmurda durağın altında şemsiyesiz otobüs bekleyemiyor kimse. Yeniden yapılmalıydı. Neredeyse bir yıl olacaktı ama el atan yoktu. Bir dilekçe yazıp göndermeliydik. Akşam unutmazsam eğer anneme ve babama bu konudan bahsedeceğim.

Üzerimde kendime ait kıyafetlerim var. Soobin çantamı getirdiğinde üzerimdeki ceketi fark edip kime ait olduğunu sormuştu elbette. Koltuktan kalkınca elindeki çantamı aceleyle alıp omzuma astığımda Taehyun'un deri ceketini de Soobin'in eline tutuşturup "Yeonjun'un kuzeninin ceketi, ona ver lütfen, ben oyalanmadan eve gidiyorum." diyip çıkmıştım kantinden.

Okuldan çıkmam zor olmadı. Güvenlik görevlisi ilk dakika açıklama yapmamı bekledi. Hasta olduğum zaten her halimden belli olduğu için zorlamadı beni ve okuldan çıkmama izin verdi. Şimdi otobüsteydim, iki dakikaya sıcacık yatağımda olacaktım. Bunun beni heyecanlandırması gülmeme sebep oldu.

Çok düşünmemeye çalıştım. Ceketini kendi isteğiyle bana vermesini umursamamalıydım. Ama insanların bana karşı olan en ufak hareketleri bile, benim üzerimde fazla düşündüren bir etki olduğu için engel de olamadım kendime.

Yine de, Kang Taehyun'un bana verdiği ceketi yerine, hasta olmamı umursamayan, bir kere bile dönüp bakmayan Yeonjun'u hatırlayıp üzülmeyi tercih ederim.

Çünkü bunun için bir sebebim var, ben onu seviyorum.

Yağmurun sesini dinlerken kafamı otobüsün şeffaf camına yasladım. Yağmur damlaları cama vurduğu için buğulanmıştı. Otobüste beklediğim gibi az kişi vardı.

Kasaba her mevsim aynıydı. İlkbaharda uzaklaşmaya başlayan soğuklar ile birlikte derin bir ev temizlik yapılmaya başlanırdı. Ekinler için tarlalar hazır hale getirilirdi. Yazın kasabanın denizinde yüzmek için doluşurdu herkes sahil kenarına. Sıcaktan şikayet eden yaşlı insanlar evlerinin önünde sandalyesinde otururken yelpazelerini sallayarak söylenirlerdi. Sonbaharda şemsiyeler görünmeye başlardı; en sevdiğim. Sokakta az insan olurdu. Tam olarak soğuklar başlamasa bile hasta olmamak için kalın giyinirlerdi. Ellerindeki şemsiyeler ile gezen insanların kafaları eğik olurdu. Bakkalın girişini sürekli silmek zorunda kalırdım içeri girenlerin botlarından çamur bulaştığı için. Otobüsler daha sakin ve sessiz olurdu. Sadece yağmur ve şimşek seslerini dinlerdik. Kış ayında ise neredeyse kimseyi göremezdik etrafta. Sanki kasabalılar göç etmiş gibi. Arabalarının üzerine yığılan karları temizlerken üşüyenler nefret ederdi bu mevsimden. Kış ayını kasabanın çocukları ve biz gençleri severdik. Okul en çok kış günleri güzeldi, birlikte kar ile oynardık. Çok üşürdük, ellerimiz eldivenimiz olsa dahi buz tutardı ama eğlenirdik. Son ders petek kaloriferlerde ısınmak için sıraya girerdik.

angel 秋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin