⏤ heize, you & clouds & rain
Yeniden şiddetle yağmaya başlayan yağmur ve çatısı olan bir otobüs durağının altında iki kişi; biz."Ne zaman yağmur durur dersin?" Sordum ona, her ne kadar bir süre daha bu şekilde yağmaya devam edeceğini bilsem de. Gri sweatimin ön cebinin içindeki ellerim iç içe duruyorken parmak uçlarımın soğukluğunu hissedebiliyorum. On beş dakika geçmişti biz buraya oturalı. Sol tarafta oturuyordum. Ondan bir yanıt alamadım. Kafamı çevirip bakmak istedim.
Kang Taehyun, yağmurun ıslattığı bomboş asfalta bakarken sessizdi.
Bir saat önce bakkaldayken boş vaktinin olduğunu söylediğinde, hemen eve gidip üzerimi değiştirmiştim. Gri sweatimin üzerine giydiğim mint yeşili kasıklarımda biten montum beni sıcak tutuyordu. Bacaklarım da üşümüyordu. Gri eşofmanım çok rahattı. Ben hazırlanıp bakkala indiğimde, babam ile konuştuktan sonra Taehyun ile birlikte tepeye gitmeden önce Yeonjunların evine uğramıştık. Evet, gördüm onu. Ve bu kez o da beni gördü.
İçeri girmeden kapının eşiğinde annem ve Yumjin teyze ile konuşurken yanımda duran Taehyun da girmedi evin içine. Hatta o hiçbir şey söylemedi. Ben haber verdim tepeye gideceğimizi. Annem memnuniyetle izin verse de henüz iyileşmediğim için üşütmemem için uyarılarda bulundu. Yumjin teyze ile ayaküstü kısaca sohbet ettik, neden hiç evlerine uğramadığımı sordu bana. Annem konuyu bilmese de Yeonjun sebebi ile uğramadığımı anlayınca bir bahane üretiverdi hemen. Taehyun muhtemelen bu yakınlığımızı bilmediği için şaşırmıştı ama henüz konuyu açmadı. Konuşmamı bitirmemi sessizce bekledi sadece gitmek için.
Annemin bahanesini duydu, Yeonjun. Bizi dinlediğini gördüm ben. Bedenini gizlese de, gördüm koridorun sonundaki aynadan yüzünü. Hatta o da beni gördü. Annesine yalan söylediğimizi duydu. Annemin de bir şeyler bildiğini anlayabilmiştir. Ama bizi düşürdüğü durum için hiçbir şey yapmadı. Yumjin teyze ona seslenip bize katılmak isteyip istemediğini de sordu hatta. Sadece bulunduğu yerden sesini duyurdu: "Derslerim var, gelemem."
Ben kötü hissettim o böyle söyleyince. Yanımda kuzeni duruyorken, onun için bir şeyler yapmaya çalıştığımı görebiliyorken en azından düzgün bir bahane uydursa olmaz mıydı? Ben eğer ki bir yakınımı kaybetseydim, kuzenimin yanına kalmaya gelseydim ve vakit geçirmek isteseydim, kuzenim dersleri olduğunu söyleseydi çok kırılırdım sanırım. Biliyorum ben olduğum için gelmek istemedi. Bu konuyu bu seferlik görmezden gelse olmaz mıydı?
Hiç sevinemedim onunla göz göze geldiğime. Mutlu hissetmedim bana baktığını görünce. İçimde kırgın bir parça varken, yanımda üzgün bir çocuk varken sevinemedim. Sevinmek istemedim.
"Benimle dışarı çıktığın için pişman mısın?"
Ve nihayet beni buldu uykusuz gözleri. Öğlen bakkalda konuşurken biraz canlıydı. Enerjisini hissetmiştim ama şimdi halsiz duruyordu. Yağmurun yüksek sesinin arasından sordum ona. Geri dönmek istese sorun etmezdim. Bunu söylemeyip isteksizce yanımda durduğunu hissetmek beni üzerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angel 秋
Fanfictionsadece aşktan ve güvensizlikten ibarettik. güvensizlik kabardıkça kabarmış, aşk ise parçalanmıştı. yağmur bir daha yağmamak üzere durmuştu, dilek fenerlerimiz daha uçarken uzaklaşmıştı birbirinden. sözler tutulmadan unutulup gittiğinde, anılar kalmı...