⏤ syml, clean eyes
Bu sabah okula gelirken otobüse binmedim, yürüdüm yağmur yağarken. Şemsiyem olduğu için ıslanmadım ama üşüdüm biraz. Akıllanmamış olmalıyım ki hala açık alanda, okulun bahçesinde yağmuru izliyorum elimde şemsiyem ile.Bahçemiz kocaman. Voleybol alanının ortasındaki fileyi kaldırmayı unutmuşlar sanırım. Islanmaya devam ediyor. Basketbol sahası da var ama ön tarafta kalıyor. Ben şimdi arka bahçede, kantinin olduğu taraftayım. Soobin'e söyleyip hava almak için elimde şemsiyem ile indim bahçeye. O hala kantinde oturuyor olmalı.
Şeffaf renkte bir şemsiyem var. Çok güzel. Bembeyaz şeritlerinin üzerine renkli kalemim ile desenler çizmiştim ama akıp gitmiş hepsi, şemsiye ya işte? Ne diye çizersin ki boşuna?
İkinci teneffüsteyiz. İlk teneffüsü kantinde geçirdik Soobin ile. Taehyun ve Yeonjun'un da yanımızda olmasını, boş vakitlerde birlikte olmayı istiyoruz Soobin ile birlikte ama Yeonjun ben varım diye yanımıza gelmiyor, Soobin ben varım diye onun yanına gitmiyor, ben Yeonjun olduğu için Taehyun'un yanına gidemiyorum, Taehyun da Yeonjun olduğu için yanıma gelmiyor.
Biraz komik göründüğünü düşünmeye başladım şimdi bir daha düşününce. Güldüm hatta kendi kendime. Şemsiyemi tutan elim sarsıldı, yağmur damlalarını kafamda hissettiğimde hemen elimi sabitledim. Islanmak istemiyorum. Okul bahçesinde sadece ben varım. Herkes ya sınıfta ya da kantinde. Bazıları pencereden yağmuru izliyor. Artık burnum da akmadığı için çok iyi hissediyorum. Yağmur yağıyor ama havada derin bir soğukluk yok. Taehyun kantinde mi acaba?
Duvara yaslanmaya devam etmek isterdim ama gözlerimin Taehyun'u görmeye ihtiyacı olduğunu hissettim. Böyle bir ihtiyacım oluşmuş. Onun gözleri ile benim gözlerim sürekli birbirine bakmalı. Çünkü o benim çevremde, yakınımda olduğunda ve bana bakmadığında ben eksik hissediyorum. Onun gözlerine sahiden alıştım. Üzerimdeki bakışlarına, bakışlarının yoğunluğuna alışmak doğru olmasa bile alıştım işte. Hem de bu sadece dört - beş günde oldu. Sanırım ihtiyacım olanı buldum. Göz ardı edilmemek, içimde küçücük boşlukta kalan kocaman bir yerin kapanmasını sağladı.
Kantine çevirdim kafamı. Yaslandığım bahçe duvarından ayrılıp teneffüs bitmeden yanına gideyim dedim. Biz ilk ders birlikte oturduk. Hatta onun okuduğu üniversite bölümünü tahmin etmeye çalıştım. Not kağıtları ile mesajlaştık ve o bana güzel şeylerle ilgilendiğini, meleklerin de bir örnek olduğunu yazdı. Ben başka bir şey yazmadım. Kağıdı buruşturdum, cebime tıkadım ve ayrı geçirdiğimiz ilk teneffüs gittiğinde, ikinci derste sadece derse odaklanmak istedim. Odaklanmaya çalıştım. Odaklanamadım.
Bundan nasıl bir anlam çıkarabilirim diye düşündüm ders boyunca. Ama sahiden çok derin düşündüm. Ve düşünürken ders anlatan öğretmenime baktım, tahtaya yazdığım yeni bilgilere baktım. Bu şekilde düşündüm, dersi dinliyormuş gibi yaptım. Sanırım sınıfta müzik dersine bu kadar odaklanan tek öğrenci olmuşumdur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angel 秋
Fanficsadece aşktan ve güvensizlikten ibarettik. güvensizlik kabardıkça kabarmış, aşk ise parçalanmıştı. yağmur bir daha yağmamak üzere durmuştu, dilek fenerlerimiz daha uçarken uzaklaşmıştı birbirinden. sözler tutulmadan unutulup gittiğinde, anılar kalmı...