8. Bölüm(oyun)

17 3 5
                                    

Hepimiz meraklı gözlerle Doruk'a bakıyorduk. Çünkü Doruk hariç kimse- tuhaftır ki sevgilisi olmasına rağmen Berna da- ne oynayacağımızı bilmiyordu.

Doruk yaramaz bir çocuk edasıyla gülümsedikten sonra konuşmaya başladı.
"Şimdi size oyunu anlatmaya başlıyorum. Öncelikle oyun şöyle başlıyacak herkes yaşını söyleyecek ve küçükten büyüğe doğru oynu oynayacağız."

Önce Berna başladı.
"20"
Sonra Yeşim.
"22"
Doruk
"21"
Ben
"22"
Ve en sonda Kuzey söyledi.
"26"

Neden bilmiyorum ama Yeşim ile aynı yaşta olmamız garip gelmişti.
Doruk, Berna'ya döndü.
"Evet benim sarı kuşum, en miniğimiz olarak ilk başlayan kişi sensin. Sonra ben, ondan sonra da Yeşim ve Hikâyecik olsun. Sonuncu ağabeyim zaten. En devemiz o."

Dediği son lafı duyan Kuzey öldürücü başlıklarla ona baktı. Fakat Doruk'un bunu fark ettiğini pek sanmıyorum.

Doruk bakışlarını tek tek üzerimizde gezdirerek "Şimdi de size oyunu anlatayım... Oynumuz şöyle:
Öncelikle Berna 1 diyerek oyuna başlıyor. Daha sonra sıradaki kişi yani ben 2 diyorum yani anlayacağınız... Sırasıyla sayı söylüyoruz. Fakat bazen sayıyı değiştiriyoruz. Mesela sıra Yeşim'de ve Yeşim'in 5 demesi gerek ama o 15 dedi sıradaki kişi 16 demeli.
Eğer 6 derse yanıyor ve ondan bir önceki oyuncu ona istediği bir şeyi yaptırıyor ya da söyletiyor. Aklınıza takılan bir soru var mı?"

Kuzey hafiften sağ elini kaldırdıp "Oynamak istemiyorum bu çok çocukça." Dedi. Doruk ona bakmadan
"Evet başka soru var mı çünkü ağabeyim yasak kelimeyi söylüyor."

Kuzey gözlerini devirip kalkmaya yeltendiğinde, Doruk onu bileğinden tutup koltuğa geri oturttu. Sonrasında ürkütücü bir şekilde gülümseyip "Oynamazsan gece uyuyamazsın ağabeycim." Dedi. Kuzey oflayarak kabul ettiğini belli eder şekilde ona kafa salladı.

Sonrasında Doruk bize doğru döndü ve yüzünde şirin bir gülümseme ile "Şimdi oyuna başlayım!" Dedi.
Bunun üzerine Berna "1", Doruk "2" , Yeşim"3" ve bende "4" demiştim. Kuzey de sırayı bozmamış ve "5"  demişti. Anlaşılan bu el kimse ceza almamıştı. İkinci ve üçüncü el de sayıları değiştiren olmamıştı. Artık sıkılmaya başladığımı hissetmiştim.

Kendimi sayı saymayı öğrenen ilkokuldaki küçük bir kız gibi hissetmiştim.

En sonunda Doruk sayıyı değiştirmiş ve 17 demesi gereken. Yerde 7 demişti. Yeşim bunu fark edememiş ve "18" demişti. Bunun üzerine Doruk sinsice gülümsedi. Aklından ne geçtiğini çok merak ediyordum.

Ellerini birbirine sürttü sonrasında Yeşim'e döndü.
"İlk kurbanımız... Hımm..."
Elini çenesine koydu.
"Acaba sana nasıl bir ceza versem..."

Yeşim anlaşılan vereceği cezadan korkuyordu. Çünkü başını yere eğmiş ve onunla olabildiğince göz göze gelmemeye çalışıyordu.

Doruk uzun bir süre düşündükten sonra "Sen neden bu kadar basit bir insansın ya... Sana sorabileceğim gıcık bir soru bulamıyorum. O nedenle aşırı basit bir şey sormak zorunda kaldım.
Burda en nefret ettiğin kişi?"

Yeşim hızla gözlerini yerden kaldırıp bana dikti.

Pekala anladık benden nefret ediyorsun.

Yeşim konuşmak için ağzını açtı fakat sonra Kuzey'e bakıp geri kapattı. Sonuçta ben onun misafiriydim. Ve eğer benden nefret ettiğini söylerse...  Sanırım bu onun Kuzey'le olan hayallerine 1 adım geri düşmesine sebep olurdu.

Bu yüzden yalan söyleyerek ve şirin olmaya çalıştığı bir gülümseme ile "Yok. Ben kimseden nefret etmiyorum." Dedi.

Ah ne kadar da inandırıcı! Sabahtandır beni öldürecek gibi bakanda kendi değil zaten!
Ne alakası var değil mi?!

Kusursuz Bir  HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin