20 Temmuz 2013
(Kuzey'den)"56"
"57"
"58"
"59"
"60"Yatağıma uzanmış karşımdaki duvara elimde duran tenis topunu atıyordum. Bir yandan da kaç defa attığımı sayıyordum.
4 yıl...
Neredeyse 4 yıldır Yuvarlak Göz'ü görmemiştim. Çünkü annemler 16 yaşımda zaten başlamış oldukları ev hapsinin kurallarını daha da arttırmıştı.
Eskiden lise ikinci sınıftan beri evde eğitim alıyordum. Ama en azından dışarda arkadaşlarım ile takılma iznin vardı.
Ama... Ailem bir şekilde Yuvarlak Göz 'e almış olduğum kolyeyi öğrendi. Ve aşkın kafamı karıştıracağını söyleyerek beni tamamıyla eve kapattılar.
Bir kaç defa kaçmayı denedim ama her defasında yakalandım.
Ama artık sabrımın taşma noktasıydı.
Yuvarlak Göz artık 16 yaşındaydı ve liseye gidiyordu.
Bense 20 yaşında reşit biriydim.
Ailemin beni evde tutsak tutması kanunlara uygun mu?
Her neyse... Ne olursa onlar benim ailemdi ve onlara saygım vardı.
Ama yinede... 16 yaşında! Acaba sevgilisi var mıdır?
Kafamdaki düşünceden kurtulmak için sertçe topu duvara fırlattım.
"Saçmalama Kuzey!"
Kendime kızarak bana gelen topu yeniden elime aldım.
Ama ya birinden hoşlanıyorsa?
"Aaa..."
İnleyerek kendimi geriye attım. Gözlerimi sıkıca kapattım.
"Senden daha çok sevdiği biriyle karşılaşmış olabilir Kuzey. Sonuçta onu 4 yıldır görmüyorsun. Değişen çok fazla şey olmalı."
"Hayır! Sus içses!"
Hızla yataktan kalktım. Benden bu kadar.
Odanın kapısını açtım. Bu saate babam ve ablam hastanede olmalılar. Annem çalışma odasında, Doruk da kendi odasına kapanmış olmalı.
Yavaş ve sessiz adımlarla koridorda yürümeye başladım. Tam o sırada Doruk'un odasının kapısı açıldı.
"Ağabey?"
Elimi onuh ağzına kapatıp susmasını sağladım.
"Ban yardım et evde olmadığımı fark etmesinler."
Kafasını salladı. Ve bu sırada elimi ağzından çektim.
"Nereye gidiyorsun?"
Konuşurken fısıldıyorduk.
"Yuvarlak Göz'ü görmeliyim."
"Ağabey 4 yıl geçti. 4 yıl."
Anlamamı ister gibi üstüne basarak söylemişti.
"İşte bende tam bu yüzden gidiyorum. Hem yeni halini de merak ettim. Evinin yerini hâlâ biliyorum. Sadece... Sessizce uzaktan ona bakacağım..."
Doruk ofladı. Ardından kolumu tuttu ve beni aşağıdaki diğer odalara kıyasla siyah kapısı olan kapının önüne getirdi.
"Bu odaya birinden bahsedersen bozuşuruz ağabeycim."
Kafamı usulca salladığımda cebinden bir anahtar çıkardı. Ardından kapıyı açtı. İçerisi sabah olmasına rağmen karanlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Bir Hayat
RomanceHayatındaki ikinci gerçek kazayı yaşayan Öykü. Bu sefer bir kişi daha değil aynı zamanda hafızasını da kaybetmiştir.