16. Bölüm(Eski Arkadaşlarım)

28 2 27
                                    

"Yani diyorsunuz ki Öykü bir kaza geçirdi ve hafızasını kaybetti öyle mi?"

Saçları iki yandan örgülü olan ve bal rengi gözlere sahip kız yani yeni öğrendiğim ismi ile Eylül şaşkınca bana bakarak konuştu.

Kuzey benim yerime kafa salladığında Caner yani siyah dalgalı saçlı ve mavi gözleri olan çocuk kaşlarını daha çok çattı.

"Peki ya... Özalp?"

Ağabeyim...

Onun adını duymam ile gözlerimin dolması bir olmuştu.

"Öykü yoksa o?.."

Eylül önce bana bakmış ve ardından ellerini ağzına kapatmıştı. Onun da gözleri benim gibi dolmuştu.

"Kaza sonucunda hayatını kaybetti."

Kuzey yine benim yerime cevap vermişti. Caner kocaman açılan gözlerle baktığında, Eylül ağzından bir hıçkırık kaçırdı.

Omuzları titreyerek ağlamaya başladığında yanında oturan Caner kolunu onun omzuna atıp hafifçe ona sarıldı.

Rüzgarın esmesi ile yanaklarımdaki ıslaklığı hissettim.

Bende ağlamaya başlamıştım.

Ama neden? Ben başka insanların yanında ağlamazdım.
Tabi Kuzey hariç...
Yoksa şuan yanımda Kuzey olduğu için miydi?..

Bununla bir bağlantısı olabilir miydi?..

Herkes gittikten sonra Eylül ve Caner ile konuşup gerçek arkadaşlarım mı diye öğrenmek için havuz kenarındaki şezlonglara oturmuştuk.

Ama önce benim durumumu kısaca onlara söylemiştik.

Eylül ve Caner yan yana bir şezlonga ben ve Kuzey de bir şezlonga oturmuştuk.

Sağ bacağımda duran elimde hissettiğim sıcaklık ile bakışlarımı bacağıma çevirdim.

Kuzey elimi tutmuştu.

Nemli gözlerimle başımı onun olduğu tarafa çevirdiğimde buruk bir şekilde tebessüm etti ve ardından önüme gelen perçemlerimi kulağımın arkasına sıkıştırdı.

İki şezlongun arasında duran peçetelikten dört tane aldım. İkisini kendime ikisini de Eylül'e verdim.

Sonunda ikimizin de ağlaması sona erdiğinde Caner, Eylül'e sarılmayı bıraktı.

Fakat Kuzey benim elimi bırakmayınca ben elimi çektim. Eli bacağıma düştüğünde hızla elini kendine çekti.

"Özür dilerim Öykü o zamanda yanında olamadım."

Eylül'ün içten duyduğu pişmanlık ile söylediği şey karşısında kendimi hafif ileri kaydırdım ve ellerini tuttum.

"Lütfen üzülme. Hem nerden bilecektiniz ki? Ben hafızamı kaybetmiştim. Telefonlarımız paramparça olmuştu."

Eylül buruk bir şekilde ban tebessüm ettiğinde bende aynı şekilde ona karşılık verdim.

"Tayfanın geri kalanını görmek ister misin? Onlarda senin için çok endişelendi."

Caner'in bana bakıp söylediklerinin ardından içten bir gülümseme ile ona baktım ve kafamı heyecan içinde aşağı yukarı salladım.

Caner cebinden çıkardığı telefonunu açıp bir eliyle galeriye girdi.

Çıkan ilk fotoğraf da 8 kişinin birlikte bulunduğu bir fotoğraf vardı. Ben biri ağabeyim olan iki erkeğin arasındaydım. Ve ikiside bir kolunu benim omzuma atmıştı.

Kusursuz Bir  HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin