Caner, arabayı durdurur durdurmaz; başımı hızla camdan dışarıya çevirdim.
Burası bir sahil partisiydi!
Fazla büyük olmasada hoş duruyordu. Her yerde renkli ışıklar vardı. Birkaç masa, bir dans pisti, bir DJ ve hoparlör sistemi vardı.
Kenarda ufak bir barda vardı. Ama açıkçası pek ilgilimi çekmiyordu. Çünkü ben içmiyordum.
"Geldik."
Caner, anahtarı kontaktan çıkarttı; ardından bize döndü.
"Hazır mısınız? Ama bakın beni o kadınla yalnız bırakırsanız, ömür boyu size musallat olurum."
Hepimiz kıkırdadık.
Mete dışarıya mutluluktan parlayan gözlerle bakarken konuştu.
"Öf be. Ne güzel kızlar vardır şimdi burda."
Caner, Mete'nin omzuna elini koydu.
"Kızları bulabilmek için önce partiye gitmemis gerek dostum. Önce giden en güzeli kapar."
Caner, ona göz kırptıktan sonra kapıyı açıp adeta koşarak partiye gitti. Mete de onun arkasından söylenip koştu.
"Beni bekle lan!"
Biz Eylül ile birbirimize bakıp göz devirdik.
"Klasik erkekler."
Eylül'ün söylediği üzerine ikimizde kıkırdadık.
Sonrasında daha fazla beklemeden arabadan indik. Biz inince de Caner arabayı kitledi.Mete etrafa parlayan gözlerle bakarken, Caner onun bu haline gülüyordu.
"Oğlum kızlar çok güzel be."
Mete'nin ağzından çıkan cümle ile kıkırdadım. Eylül ise göz devirdi. Ardından omzuna vurdu.
"Bana bak çapkın. Eğer burda bir kızın kalbini falan kırarsan kafanı kırarım."
Mete, Eylül'ün eli hâlâ omzundayken ona döndü.
"Ne o maymun güzeli? Yoksa diğer kızları senden daha güzel buluyorum diye kıskandın mı?"
Muzipçe sırıttı. Eylül ise omzundaki elini çekip hafiften tokat atar gibi Mete'ye vurarak başını önüne çevirdi.
"Kes sesini aptal! Seni kıskanmak ve ben mi?"
İnanmıyormuş gibi kahakaha attı.
"Kız olduğunu söyleseydin daha inandırıcı olurdu."
Eylül, onun yanından ayrılıp; telefonunu açtı ve sonrasında telefonuna bakarak, gülümseyerek boş masalardan birine doğru yürüdü.
Mete, anlamaz bakışlarla Eylül'ün ardından baktı. Gözlerinde, anlık öfke parıltılarının geçtiğini görmüştüm ama hayal mi yoksa gerçek mi emin olamadım.
Demirkan ve Sevim bizi görüp yanımıza geldi.
"Bartu yok mu?"
Demirkan'nın sorusu ile Caner olan döndü. Dudağını büzerek.
"Gelmek istemedi."
Mete göz devirdi.
"Ders çalışacakmış beyefendi. Abi zaten okulun bitmesine az kalmış. Ne lan bu ders aşkı!"
Hepimiz, Mete'nin yakınmasıma gülerken; Eylül, herkesten soyutlanmış bir şekilde; telefonundan biriyle mesajlaşıyor ve gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Bir Hayat
RomanceHayatındaki ikinci gerçek kazayı yaşayan Öykü. Bu sefer bir kişi daha değil aynı zamanda hafızasını da kaybetmiştir.