11.Bölüm(Ağabeyimi gördüm...)

17 1 2
                                    

°°°°°°°

Her yer karanlıktı... Hiçbir şey göremiyordum. Etrafta ne bir ses vardı ne de bir ışık...

Daha sonra bir şey oldu. Yol bir anda aydınlandı. Gözümü ışığa alıştırmaya çalışırken sağ elimi gözümün üstüne kapatmıştım...

Elimi gözlerimden çektiğimde benden 3-4 metre ötede arkası dönük bir adamın durduğunu gördüm. Şimdi etraf aydınlıktı. Ve ben... Bir ormandaydım... Karşımda duran adamın üstünde siyah bir tişört ve onunla aynı tonda siyah olan bir eşofman vardı. Arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum.

Yavaş adımlarla adama doğru yürümeye başladım. Bunu neden yaptığım hakkında tek bir fikrim yoktu. Aramızda sadece 1 metre kaldığında arkasını bana döndü.

Kendime gelmek için kafamı iki yana salladım. Bu gerçek olamazdı!
Karşımda duran o açık kahve gözlere sahip adama baktım.

İnanamıyorum o gerçekten burdaydı!

Bana bakıp gülümsedi.
"Görüşmeyeli nasılsın küçük burun?" Dedi huzur veren bir ses tonuyla...

Gözlerimin dolduğunu hissettim.
"Sen gerçek değilsin!" Diye bağırdım.

Kafasını gülerek salladı.
"Değilim. Sadece..."
"Benim anılarımdan ibaretsin."
Ağabeyimin başladığı cümleyi ben bitirmiştim...

Yanağımda hissettiğim ıslaklık ile ağlamaya başladığımı zor fark edebilmiştim. Ağabeyim artık gülümsemeyi bırakmıştı.

Benim ağladığımı gördüğü an her zaman olduğu gibi yanıma koştu.

"Ağlama küçük burun yoksa ne olur biliyorsun."
Beni kollarının arasına alıp sardığında gülümseyerek ona cevap verdim.

"Yer cüceleri uyurken ayaklarımı kemirir."
"Evet."
Dedi gülerek... Onun kokusunu almayalı sanki yıllar olmuştu...

Ona sıkıca sarıldım ve kokusunu içime çektim.
"Hep burda senin yanında kalmak istiyorum abi."

Beni saran kollarını bir anda çekti. Ve ciddi bir şekilde bana baktı. İki elini benim omuzlarıma koydu.

"Kalmazsın."
"Senin olmadığın bir dünyada yaşamak..."
Elini ağzıma koyması ile lafım yarıda kalmıştı.
"Öykü... Ölüm daima vardır. Sadece bazı insanlara daha erken ulaşır... Ben yoksam ne olmuş? Sen artık büyüdün benim küçük bebek kardeşim."

Kıkırdadım.
"Cümlelerin hâlâ saçma ağabey. Başta büyüdün diye başlayıp sonrasında bana bebek diyorsun. Öldün ama hâlâ değişmemişsin."

Ağabeyim de benim gibi gülmeye başladı.
"Ölüm hiçbir şeyin sonu değildir küçük burun."
Omuzlarındaki elleri ile beni hafiften sarstı.

"Hem ne demişler ruh çıkar huy çıkmaz!"
Onun bağırarak söylediği söz beni başta güldürse de sonra mutluluk kahkahası üzüntü çığlıklarına dönüştü.

Hıçkırarak ağlamaya başladığım da ağabeyim omuzlarımda duran elleri ile yüzümü avuçları arasına aldı.

"Küçük burun ben sana ne demiştim?"
Kaşlarını sorarcasına kaldırdı.
"Hatırlamıyorum."
Dedim. Gerçekten hatırlamıyorumdum... Anılarım hâlâ eksikti. Başta şaka yaptığımı düşünse de sonrasında olayın ciddiyetini fark edip bana tekrardan sarıldı.

Kusursuz Bir  HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin