Gözlerime vuran güneş ışığı ile oflayarak gözümü açtım.
Gece perdeyi kapatmayı unutmamalıydım!
Gözlerimi ovuşturarak yataktan kalktım ve elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim.
Yüzüme bir kaç defa su atıp kendime geldikten sonra düşündüm.
Hâlâ dün olanların gerçek olduğuna inanmakta zorluk çekiyordum.
Elimi yüzümü kuruladıktan sonra dolabın karşısına geçtim. Altıma siyah bir kot ve üzerinde çilek baskısı olan beyaz bir tişört giydim.
Saçlarıma biraz maşa ile şekil verdikten sonra hafif bir makyaj yapıp kahvaltı yapmak için odadan çıktım ve mutfağa gittim.
Ama bir tuhaflık vardı...
Çünkü her zaman kahvaltı hazırlamak için burda olan Selma teyze ve onun hazırladığı kahvaltı burda yoktu.
Şaşkınca etrafıma baktım. Odalara bulunduğum yerden göz gezdirdim. Ama görünürde ne kendisi ne de onun sesi vardı.
Yüksek ihtimalle Yeşim de yoktu. Gerçi o olaydan sonra evde ruh gibi olmuştu. Kimse onun burda olup olmadığını fark etmiyordu bile.
Şaşkınca mutfağın kapısının önünde dikildim.
Taki birinin arkamdan bana sarılmasına kadar...
"Günaydın."
Bu uykulu sesin sahibi Kuzey'di.
Kuzey ellerini karnımda birleştirmiş ve başını da omzuma koymuştu.
Kafamı çevirip ona baktığımda saçlarının dağınık olduğunu ve hâlâ pijama giydiğini gördüm.
"Sana da günaydın."
Gülümseyerek dediğim cümlenin ardından yanağımı öptü. Onun bu hareketi ile kıkırdadım.
Fakat sonra aklıma gelen şeyle yeniden ona döndüm ve gözlerinin içine baktım.
"Selma Teyzeler yok mu?"
Kuzey alt dudağını ısırdı ve sonrasında sanki yaramazlık yapan küçük bir oğlan çocuğu gibi bana bakmaya başladı.
"Çok çalıştılar da izin verdim hepsine..."
Ağzından çıkan cümle bu olsa da gerçeğin bu olmadığını gözlerinden okuyabiliyodrum.
Ona gülümsedim ve başımı önüme çevirdim. O ise kollarını benden çekti ve biraz uzaklaştı.
"Peki şimdi kahvaltıyı nasıl yapacağız?"
Kuzey ensesini kaşıdı ardından düşünce gözlerle mutfağa baktı.
"Açıkçası mutfak işlerinde çok kötüyüm."
Suratı asıldı ve sanki yaptığından pişman olmuş gibi bir hâli vardı. Onun bu durumuna gülmeden edemedim.
"Merak etme ben bu konularda iyiyimdir."
Ona gülümsedim ve tezgaha doğru ilerledim.
"Zaten sadece kahvaltı. O kadar da zor bir şey değil."
Sağa dönüp yandaki buzdolabının kapağını açtım. İçinden yumurta ve sucuk çıkardım.
"Sucuklu yumurta sever misin?"
Başımı çevirip ona baktığımda dibimde olduğunu fark ettim.
"Senin elinden ne olsa yerim."
Hafifçe tebessüm ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Bir Hayat
RomanceHayatındaki ikinci gerçek kazayı yaşayan Öykü. Bu sefer bir kişi daha değil aynı zamanda hafızasını da kaybetmiştir.