Kuzey ve ben yaklaşık 1-2 dakika boyunca, birbirimizi öptükten sonra ayrılmıştık.
Ama ondan sonra Kuzey benimle konuşmak istediğini ve en azından bir-iki dakikamı ona ayırmamı istedi.
Ben onu onayladığımda; aldıklarımızın parasını, ödemek için kasiyeri aradık ve onu dinlenme odasında uyurken bulduk.
Neyseki bizi görmemişti.
Aldıklarımızı ödeyip marketten çıktıktan sonra suyumu açıp kana kana içtim.
Şimdi ise Kuzey'in arabasında yan yana oturuyorduk.
Kuzey, ellerini direksiyona yasladı ve kolları arasındaki boşluğa kafasını koyup bir süre soluklandı.
Ardından ellerini dizine koydu ve başını kaldırıp bana baktı.
"Seni kırdığımın farkındayım Öykü. Ve bunun için çok üzgü-"
"Üzgün olman bir şeyi değiştirmez Kuzey."
Onu öpmüş olmam affettiğim anlamına gelmiyordu. Hâlâ ona kızgındım.
Kuzey mahçup bir şekilde başını önüne eğdi. Elinin birini ensesine attı. Ve sırf bana bakmamak için, aramızda duran direksiyona bakışlarını sabitledi.
"Öykü..."
Başımı ona çevirmiş gözlerine bakmaya çalışıyordum. Çünkü duygularını en iyi anlayabildiğim yer gözleriydi...
Sonunda başını kaldırdı ve gözlerime baktı.
"Öykü ben seni seviyorum. Yalan değil gerçek. Seni; her şeyden, herkesten çok seviyorum."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Ben bunu neden göremedim acaba?"
Kuzey sertçe yutkundu. Yine bakışlarını kaçırdı.
"Sana; senden, neden ayrıldığımı şuan açıklayamam. Ama söz veriyorum."
Yeniden bakışlarını bana çevirdi ve gözlerindeki hakiki samimiyet ile bana baktı.
"Söz veriyorum en yakın zamanda sana açıklayacağım. Ve ben seni terk ettim çünkü..."
Sesi titredi ve gözleri hafif doldu.
"Senin beni terk etmenden... Benim seni incitmemden korktum..."
Burnunu çekti. Ağlıyordu!
İster istemez yumuşamıştım. Onun ağlamasına dayanamıyordum.
Kuzey hassas biri değildi. Hassas olduğu tek konu bendim...İnce ince akan ve yanaklarını ıslatan göz yaşlarına gitti elim.
Parmak uçlarımla hafifçe göz yaşlarını sildim. Kuzey, bakışlarını gözlerime kilitledi ve bana öyle bir baktı ki, kalbimin atmaktan duracağını sandım.Nefesimi tuttuğumu, bir kaç saniye sonra ancak fark edebilmiştim. Kuzey hâlâ yanaklarının üzerinde duran elimi aldı ve tenine değmiş olan, parmaklarımın uçlarını tek tek öptü.
İç çektim ve hafif bir tebessümle ona baktım. Oysa elimi bırakmadan avucumu yanağına koydu.
"Seni seviyorum..."
Ben daha demin bu adama kızgın hissediyordum. Ama şuan; kalbimin onu ne kadar özlediğini, gözlerimin onu görmeyi istediğini ve ellerimin ona dokunma isteği ile yanıp tutuştuğunu hissediyordum.
"Seni sevmeyen birine, bir şans daha vermeyeceğini söyledin. Ama ben seni seviyorum Öykü."
Gözlerinde büyük bir umut ve aşk ile bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Bir Hayat
RomansaHayatındaki ikinci gerçek kazayı yaşayan Öykü. Bu sefer bir kişi daha değil aynı zamanda hafızasını da kaybetmiştir.