17. Bölüm(Yuvarlak Göz)

12 1 4
                                    

Kuzey'in yakalarından sıkıca tuttum ve onu sertçe sarstım.

Kuzey ise başta sendelediği için dengesini toplamaya çalıştı fakat sonra  bana şaşkınca ve anlam vermeyerek baktı.

Neden böyle yaptığı hakkında en ufak fikrim yoktu. Ama şuan ona çok sinirliydim. Ve ne düşündüğü hiç umurunda değildi.

"Hangi hakla yaptın bana bunu?! Sen benim hiçbir şeyimsin! Ne hatle bana evimin yerini söylemezsin!"

Hâlâ yakalarına yapışmış onu sarsıyordum. Tabi Eylül gelip beni ondan ayırana kadar.

"Öykü sakin ol."

Eylül düz ama sakin bir ses tonu ile söylediği sözlerin ardından kolumu tutmaya devam etti.

Kuzey mahçup bir ifadeyle yere bakıyordu. Bakışlarında düşündüğünü belli eden bir pırıltı vardı.

Caner de yanıma geldi. Tam o sırada hızlı adım sesleri duyarak başımı küçük ormana çevirdim.

Buket ufak ufak ağlayordu. Bir eli ile de sürekli göz yaşlarını saklamak ister gibi siliyordu.

Yüzü sinirden kızarmış gibi görünüyordu. Fakat gözleri hüzünlüydü.

Şuan kendi derdime odaklanmıştım bu yüzden yanına gitmedim.

Bakışlarımı tekrardan Kuzey'e çevirdim.

"Gerçekten üzgün..."

"Üzgün mü?!"

Üzgün olması bir şeyi değiştirirdi sanki!

Eylül'ün elini sertçe kolumdan çektikten sonra Kuzey'in yanına gittim.

Delirmiş gibi kahkaha attım.

"Ben diğer kızlara benzemek Kuzey Akkan! Ben isteğin zaman, isteğin kadar evinde tutabileceğin bir oyuncak değilim! Ayarsız bebe!"

Tomarla şey demiştim. Fakat Kuzey son sözüme odaklandı ve yarı mutlu yarı şaşkın bakışlarla gözlerime baktı.

Ona anlam vermez şekilde baktım.

Fakat sonrasında başını iki yana salladı ve gözleri hüznün karanlığında ışığını kaybetti.

"Bu kadar yeter Öykü bence bunu yarın konuşun saat çok geç oldu. Hem sakinleşmiş olursun."

Eylül'ün sözü üzerine bu sefer kolumu tutan Caner oldu.

"Eylül haklı. Hem bizimde gitmemiz gerek."

Kolumdaki elini omzuma koydu ve beni kendine çevirdi. Boşta olan elinin işaret parmağını burnuma değdirdi sonrasında göz kırptı.

"Hem eğer Kuzey'i öldürmeye falan çalışırsan seni durduramayız bu yüzden lütfen yarın bunu düzgünce konuşun."

Başta alaycı sonrasında ise ciddi olmuştu.

Onun hareketleri kalbimde tuhaf bir his uyandırmıştı. Sanki bunları vana daha önce de yapmıştı.

Şaşkın bir şekilde bakındım bir süre fakat sonra bu hissin etkisini üzerimden attım ve derin bir nefes aldım.

Kuzey'e döndüm.

"Bu gün bana tek kelime etme. Çünkü her an seni boğazlayabilirim."

Öfke ile ona baktıktan sonra arkamı döndüm. Son gördüğüm şey hâlâ hüzünlü olan gözleriydi. Başını hafif eğmişti.

Eylül ve Caner arkamda kalan bir noktaya baktıklarında bakışlarımı oraya çevirdim. Doruk da ormandan çıkıyordu.

Elinde de yarısı bitmiş olan bir sigara vardı. Buraya doğru tembel adımlarla geldi. Ve sigarasından bir nefes çekti.

Kusursuz Bir  HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin