22. Her Şeyin Sonu

726 120 29
                                    


Günlerce konuşmaz, yazmaz, aramaz, sormaz... Sonra gelir bir "merhaba" der yine o kazanır.

Cemal Süreya

Mücevherler parlatılıp boyuna asılınca taşıyan kişiyi çok mutlu eder, yere düşürülüp kaybedince ise mutsuz... Aşk da böyledir! Kaç kişi hayatında çok kıymetli ve eşsiz bir elmasa rastlar ki? Bir elmas kalan tüm hayatınızı refah ve neşe içinde geçirebilmenizi sağlayacak değerde ve bir daha rastlanması imkansız bir eşsizlikteyken onu kaybettiyseniz...

Tebrikler... Bir AŞK'ı yitirdiniz...

Gökçe, tırnak etlerini kemire kemire Kenan'dan haber beklediği üç günün sonunda telefonu hala açılmayınca telaşlanıp Tekirdağ'a gitti. Kenan'ın kardeşi Kerem ona Kenan'ın tutuklandığını söyleyince dünyası başına yıkıldı, mahkeme görülene kadar tutuklu yargılanacağını öğrenince panikten deliye döndü. Kenan'ın ailesinin İstanbul'un en iyi ağır ceza avukatıyla anlaşmış olduğunu öğrenmek bile içini rahatlatmaya yetmedi. Tekirdağ, Kılıç ailesinin erkeklerinin karıştığı feci cinayet olayı ile çalkalanırken elbette ailesi de olanlardan haberdardı ve ablası Gökçe'yi sıkı takipteydi.

Gözü kör, gönlü sakar aşığın ise mantıklı düşünüp kendini dedikodulardan sakınacak hali yoktu, sevdiği delikanlı suçsuz yere tutuklanmıştı ve o şahitlik ederek onu kurtarabilirdi. Öyle de yaptı fakat verdiği ifade, sevgilisi olduğu için cinayeti soruşturan savcı nezdinde Kenan'ın hemen salıverilmesine yeterli delil sayılmadı, karşı tarafın yakınları Kenan'ın da o gece olay yerinde olduğuna yeminler ediyordu üstelik bir ay önce yaşanan bağ evi çatışmasında Kenan'ın Aras Kılıç ile beraber olduğu delille sabitti. Gökçe ise savcılıktaki ifadesinden evine döndüğünde ailesiyle hayatının en büyük çatışmasını yaşadı. Babasından saatlerce azar, hakaret ve tehdit işitti; sevgilisinin suçsuz olduğunu söylediğindeyse babasından ilk kez Kenan uğruna dayak yedi.

Cep telefonuna ablası tarafından el konuldu ve Ezgi de babasının tembihiyle derhal Kenan'a ayrılık mesajı attı. Hiçbir sebep söylemeden 'bir daha beni arama, bitti, seni istemiyorum yazdı' ve sim kartını kırıp attılar. Evde oda hapsi cezası ve 'seni okula göndermeyiz, ablanla birlikte Almanya'ya gider eniştenin kardeşiyle evlenip orada işe başlarsın' tehditleri peşi sıra geldi. Gökçe nihayet pes ettiğinde 'bir daha o serseri ile görüşmeyeceksin' şartıyla okuluna dönebildi. Babasının zoruyla uzak bir akrabasının evinde kalmaya başladı, gündüzleri de ablası günde üç kez arayıp nerede ve yanında kimler olduğunu soruyordu.

Günlerce, gecelerce ağladı. Kenan'ı unutmak için genç yüreği yandı tutuştu. Önce okulunu bitirip kendisini kurtarmayı düşünmeliydi, ailesine maddi manevi muhtaçken burnunun dikine gitmesi intihar sayılırdı. Sonrasına kendi ayaklarının üstünde durabildiği zaman bakacaktı, o yaşında alabildiği en mantıklı karar buydu. Hem belki de Kenan hapisten kurtulamazdı?

Kenan, bir ay sonra görülen ilk duruşmada suçlamadan beraat edip serbest kaldığında ilk iş olarak aradığı Gökçe'ye ulaşamayınca deliye döndü. Gülcan'ı yalvar yakar ikna edip Gökçe'nin annesine yolladı. Annesi, Gökçe'nin lisedeki arkadaş grubundan haberdar olduğundan uyanıklık etti ve Gülcan'a,

"Gökçe bir kurs için teyzelerinin yanına Münih'e gitti. İlk dönem orda kalacak hatta belki ordaki üniversiteye geçiş yapacak. Zaten eniştesinin erkek kardeşi ile sözlenecek, yazdan beri görüşüyorlardı. Arkadaşınızı unutun. Arayıp sorup kızımın aklını bulandırmayın." dedi.

Kenan bu sözlere itibar edecek adam değildi fakat işte Gökçe'ye ulaşamıyordu. Gülcan ve Eren tahmin ettikleri halde neler olduğunu sordular, Kenan biz çıkıyorduk, aşıktık demedi; deseydi o birkaç kelimelik ayrılık mesajının altında ezilen kalbi gibi gururu da paramparça olacaktı. Beklemeye ve sessizliğe gömüldü.

Geç Kalınmış - TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin